İNSANIN GELECEĞİ
04 Subat 2013 11:52:18
Düşüncem AKLI irdeleyerek, onun " İnsanın geleceğinde"katkıları olduğunu ve yaşamında nasıl bir yer tuttuğunu vurgulamaktır.
Akıl, Mutlak Yaratıcı'nınİnsan'a bahşettiği çok önemli ve gerekli bir
özelliktir. Bazı zamanlarda sevincin, bazen de bir tehlikenin habercisidir.O
gerçek bir dosttur. Duymak istediğimizi değil, gerçeği bize ulaştırandır.
Ayrıca olumlu ve olumsuzu, kinaye edilerek söyleneni algılayıp hissetmemize
yardımcı olur. Zihinsel faaliyetlerin baş tacı hiç şüphesiz ki akıldır. Aklın
her şeyin üstesinden gelebildiği söylenir.
Bireyleri düzlüğe çıkaracak kararlar akıl tarafından alınır. Akıl insanı
tutkulardan uzaklaştırır.
Bir olaya farklı açılardan bakmamıza yardımcı olur. İşlerin iyiye veya kötüye
doğru gittiğine o karar verir. Bireyin ve toplumun sağlığı akıl sayesinde
olmaktadır. Geleneklerin egemenliğindeki toplumun kuralları akıl sayesinde saf
dışı edilebilir. Daha " özgür ve farklı bir gelecek" için akılla yürümek
zorunludur. Ve insan çağdaş görüntülere akıl ile ulaşabilir.
Aklı değerlendiremeyenlerin en tehlikeli yanı maddi değerlere önem vermesidir. Akıl sayesinde insan günlük hayatın katmanlarını deşifre edip somut hale getirebilir. Manevi değerler ise akılsızlıkla yok olur gider. Onun yok sayılması, görmezden gelinmesi, dışlanması, mutlak değerlerin aşağılarına doğru itilmesi anlamına gelmektedir. Akılsızlık sahte bir özgürlük iddiasını da ortaya fırlatıverir. Olayların akışı sırasında kendini hemen belli eden ve yön veren yine o'dur.
Aklını kullanamayanlar; gezip tozmakta, istediği gibi at koşturmakta, sevişmekte, istediğine istediğini söylemekte, düşünme zahmetine katlanmadan konuşabilmekte ve sahiplik duygusuyla yaşamada alabildiğine özgürdür
İnsan; akıl, beden ve
ruhun yanı sıra, doğuştan getirdiği iç güdülere sahiptir. Çoğu zamanda
güdüleriyle yaşar gider. Ve zaruri olan ihtiyaçlarını ön planda tutar. Bu arada
öte yaşama hazır olabilmek duygusu da ara sıra kendini yoklar. Bu kontrolü
yapan aklıdır. "Gününü gün et" ,"hiçbir yarın,
düşünmeye değmez" , "hayatını yaşa",
gibi olumsuz kabul edilecek düşünceler akıl yoluyla doğru yola oturtulur..
Ancak ünlü felsefeci Kant ise "Bu tür bir aklın kendi kendini kavrayamayacağı, başka
akıllara da gereksinim olduğu " sözleriyle
dikkatleri bir başka AKLA çekmektedir
Kant'ın ortaya koyduğu bu düşüncenin, felsefe ve psikolojiyi
derinden etkilediği söylenir. Ancak, bahsi geçen sınırlı sayılabilecek ve doğal
olan işleri yürütebilecek bir AKIL ile onun felsefesini algılayabilmek pek de kolay
olmaz.
Sıradan insanları bir kenara bırakın,
tasavvuf felsefesi ile uğraşan, hayatı büyük meşakkâtler ve tefekkürle
geçen, deneyimli, sıra dışı gibi kabul
edilen bireylerin dahi bu evrensel aklı, tasavvuf yönüyle bilinen Aklı Küllü yakalayabilmeleri kolay
kolay mümkün değildir..
Gününü gün etmeye çalışan, veya hümanist duyguların ötesine geçemeyen, mantıklı düşünemeyen, Allah'ı tanıma ve bilme gayretiyle değil, Öte/ahiret kaygısıyla yaşayan insanın, bu boyutu algılayabilmesi, bu noktalara ulaşabilmesi söz konusu bile olamaz.
Söylenilenleri manidar bulan ve hoş karşılamayanlar olabilir.
Bu onların kendi bilecekleri iştir. Ama bu görüşlerinde çakılı kalmadan evvel lütfen bu konuya paralellik taşıdığına inandığım Hz. Muhammed'in (a.s.) " Ebrarın hasenatı, mukarrebunzümresinin yanında eksikliktir, noksanlıktır " , " Ya Ali sen Allah'a aklın ile yakıyn ol " şeklindeki sözlerini dikkate alsınlar, muhakeme ve tefekkür etsinler.
Böylece Yüksek Akla ulaşan kapıyı aralamış, farklı bir geleceği belirlemiş olurlar.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com