ZENGİNİN MALINDA FAKİRİN HAKKI VARDIR.
22 Temmuz 2013 12:53:03
Zekat ibadetinin insana kazandırdıkları
Öncelikle "Maun suresi" ni anlayalım:
Maun Sûresi
Bismillahirrahmanirrahim.
Era
eytellezi yükezzibü bid-din fezâlikellezi yedu'ul yetime ve lâ yehuddu alâ
taam-il miskin fev ey lün lil musalîiyne elleziyne hüm an salâtihim sâhune
elleziyne hüm yüraune ve yemneun'el-maun.
Maun Sûresinin Anlamı (Manası)
« Dini yalanlayanı gördün mü? İşte,
yetime fena muamele eden, yoksulu doyurmak için başkalarını teşvik etmeyen
odur. Vay hallerine o namaz kılanlara ki, namazlarından gafildirler.Onlar gösteriş için
ibadet yaparlar. Yardımı esirgerler.
Riyakârlık ederler, zekât vermeyi de men'eylerler.. »
Allah(c.c) Kur'an'da buyuruyor ki:
"Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükunettir. (onların kalplerini yatıştırır.)
Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.(Tevbe, 9/103)
Bu ayette dile getirilen zekatın müminleri temizlemesi, hem bireysel hem de toplumsal açıdan ele alınabilir .Çünküzekat, bireysel açıdan ruhu, cimrilik, bayağılık, bencillik, başkasının malına göz dikme ve çekemezlik gibi manevi hastalıklardan arındırır.
Böylece toplumu da bu tür kötü hasletler taşıyan insanlardan arındırmış ve korumuş olur. Zira bu kötülükler, düşmanlık ve başkasının hakkına tecavüz gibi sosyal hastalıkların başlıca sebebidir.
Kur'an-ı Kerim'in 185 yerinde zekatın namazla birlikte anılması, kişinin manevi arınmasında zekatın ne kadar önemli bir yer tuttuğunu gösterir . Çünkü namazın sağlayacağı Allah'a yakınlık ve ahlaki arınmaya, zekat ta mala karşı düşkünlükten kaynaklanan zaaflardan arınma sağlayarak ve kişiye yardımlaşma ve dayanışma ruhu kazandırarak eşlik eder.
İslami açıdan zekatı verilmeyen mal kirli kabul edilir. Mal ancak zekatı verildiği zaman temizlenmiş olur. Böylece zekatını veren Müslüman, hem malını manevi kirlerden arındırmanın hem de ruhen arınmanın mutluluğunu elde eder.
Diğer yandan İslami sosyal adalet yönünden de zekat, fakirleri de olumlu yönde etkiler. Onları zenginlerin malına karşı oluşabilecek kıskançlıkların ve olumsuz duyguların önüne geçer.
Kısacası malının zekatını verirsen seni cennete götürür, zekatını vermesen malın seni cehenneme götürür.
İSLAMDA SOSYAL ADALET: HERKES ZEKATINI HAKKIYLA VERİRSE TOPLUMDA FAKİR KALMAZ.
ZEKAT KİMLERE VERİLİR-KİMLERE VERİLMEZ
Allah (c.c) Kur'an'da buyuruyor ki:
"Sadakalar( ZEKATLAR) Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekat toplayan memurlar, kalpleri islama ısındırılacak olanlara köleler,borçlular,Allah yolunda cihat edenler ve yolda kalmışlar içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe, 9/60)
Dinimizde; Kendisine zekat verilecek kişileri şöyle sıralayabiliriz
*Fakirler
*Yoksullar
*Borçlular
*Yolcular
*Allah yolunda cihat ve tebliğ faaliyetinde bulunanlar
*Kalpleri İslam'a ısındırılmak istenen kişiler
*Zekat toplama memurları
*Öğrencilere
*özgürlüğüne kavuşturulmaları için kölelere
Zekat vermede öncelik sırası:
Zekat verirken ,Fakir ve yoksullukta öncelikle Kardeşler-kardeş çocukları-amca- hala-dayı-ve teyzeler, bunların çocukları, diğer yakınlar, komşular, meslektaşlar, zekat verecek olan kişinin yaşadığı yerleşim yerindeki fakir kişiler
Öncelikle yakın ve uzakta da olsa kendi yakınlarına zekat vermesi daha uygundur.
Çevrendeki borçlulara(onların borçlarını vermek)
Yukarıda saydığım kan bağı olan yakınların borçları varsa onların borçlarını vermek, onları bu sıkıntıdan kurtarmak Allah içinyapmamız gereken öncelikli görevdir.
Görüyoruz ki öncelik yakınlara sonra borçlulara.Soruyorumsen hiçbiryakınınınborcunu verdin mi? Veya bir borçlunun borcunu Allah için verdin mi?
Kimlere zekat verilmez:
Zekat; ana, baba, dede, ve ninelere; oğluna, kızına, ve torunlarına; eşine. Bunlar dinimiz gereği bakmakla yükümlü olduğumuz kişiler.Allah onlara bakmamızı emrediyor. Bunların dışında ; Müslüman olmayanlara ve zenginlere de zekatverilmez. Müslüman olmayanlara sadaka verilebilir ama zekat verilmez.
Malını-mülkünü- zenginliğini Allah yolunda ,Allah için harcayanlar cennet kapısı onlara ardına kadar açıktır:
"Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu , yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır. Hakkıyla bilendir. Mallarını-zenginliğini Allah yolunda harcayan, sonrada harcadıklarınıpeşinden ( bunları Allah'tan başkası bilmeyecek ki Allah için makbul olsun ) başa kakmayan- yüze vurmayan-gizli tutan ve gönül incitmeyenlerin , Rab'leri katında mükafatları vardır. Onalar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
Gönül kabesini yıkma- bir gönül, bir kabedir, gönül kazan ki cenneti kazanasın..
Güzel bir söz söyleme ve insanları bağışlama ,gönül kırmamak verilen sadakadan daha hayırlıdır.Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir(hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
Ey iman edenler! Allah 'a ve ahi retgününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi , sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.
Böylesinin durumu , üzerinde biraz toprak bulunanve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler.
Allah kafirler topluluğunu hidayete erdirmez"( bakara 2/261-264)
Ey Müslüman kardeşim; zenginlik-sağlık- fakirlik hastalık bu dünyanın insanlar için imtihanıdır. Şükrederek, bize uygulanan sınavı geçmeyi Allahbizlere nasip etsin. Amin....Eğitimci-Yazar-Şair HARUN KARA diyor ki;
Unutma ki zenginlik verdikçe artar...
BİR GÖNÜL KIRMADAN ,MALLARINI (ZENGİNLİĞİNİ)ALLAH İÇİN HARCAYANLARA MÜJDELER OLSUN..... Birde Bayramın manevi yönüne bakalım:
BAYRAMIN MANEVİ SIRRINA ERENLER
Bayramda malından- zenginliğinden Fakir-dul-yetim, öksüz ve borçluların borcunuvermedikçe, onları sevindirmedikçebayramın manevinurundan, sevabından faydalanamazsın Zenginlik verdikçe çoğalır, vermesen azalır. Ne mutlu bu manevi sırra erenlere onlar Allahın sevgili kullarıdır.
Bayramın manevi yaşantısı:
Bayramlar, büyüklerimize saygının ve
küçüklerimize sevgi, merhamet ve şefkatin öğretildiği ve bizatihi yaşandığı
coşkulu zamanlardır. Müslüman kültüründe kolektif ahlâk anlayışı, çocukların
anne ve babalarına müteşekkir ve saygılı olmalarını zorunlu kılar. Eğer
bayramlarımız gereği gibi değerlendirilmezse, evvela ailede meydana gelecek bu
savrulma, içeriden bu kuruma büyük zarar verecektir. Manevi değer yargılarının
askıya alındığı bütün toplumlarda, ailenin iki temel direği olan anne ve babaya
karşı saygı ve sevgi bağları zayıflayacaktır. Bununla da kalmayacak, karşılıklı
sevgi ve saygı bağlarının koptuğu bir aile ortamında, anne ve baba çocuklarına
yabancılaşır; çocuklar da anne ve babalarına yabancılaşır. Böylesi sonuçların
ortaya çıkmasını, akrabalarla olan ilişkilerin kopmasını istemiyorsak, hele
hele çocuklarımızın dini ve millî kimliklerinin zarar görmesini hiç
istemiyorsak, mümkün olduğu sürece dini bayramlarımızı bütün aile bireyleriyle
birlikte kutlamamız gerekir. Böylece çocuklarımıza bayram coşkusunu yaşatmak
suretiyle onların tarihine, kültürüne, değerlerine, milletine, medeniyet ve
dinine yabancılaşmamasını sağlamış oluruz.
Bayramlar sosyal boyutu olan tarihi günlerdir. Aynı zamanda bayramlar, barış
günleri olup kardeşliğin ve dostluğun zirveye çıktığı günlerdir. Bayramlar,
birbirine küs ve dargın olan kimselerin barıştırılması için de iyi bir
fırsattır. O halde, bayramların manevi zenginliğinden ve gönülleri yumuşatıcı
coşkusundan istifade ederek küsleri barıştıralım.
Yakın akrabalar, kardeşler, eşlerin
aileleri, karı-kocaların eşlerinin ailelerine küs durması büyük günahtır.
Aynı zamanda Bayramlar sosyal birliğimizin ve dirliğimizin güçlendiği
günlerdir. Özellikle başta anne ve babalarımız olmak üzere bütün büyüklerimizi
ziyaret edelim. Eğer uzakta bayramlarını geçiren kardeşlerimiz varsa, başta
anne ve babaları olmak üzere; akraba, eş, arkadaş ve dostlarının bayramlarını
kutlamalıdırlar. Bu mutlu günlerde, hastalar ve özellikle huzur evlerinde kalan
vatandaşlarımız ziyaret edilmeli, onların gönülleri alınmalıdır. Yetimler,
öksüzler ve şehit çocukları sevindirilmeli, onların bu günlerde mutlu olmaları
için maddi ve manevi anlamda elimizden ne geliyorsa esirgenmemelidir. Ne mutlu
bayramları, tatil algısından çıkaranlara!..Bu hadis üzerinde iyi düşünün.
379. Ebu Hüreyreradıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullahsallallahu aleyhi ve sellemhadisde şöyle buyurdu:
"Canım kudret
elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde
birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!"
(Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et'ime 45,
Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11)
Eğitimci-Yazar-Şair HARUN KARA diyor ki: Unutmayın ki Hz Muhammed bir hadisinde buyuruyor ki; Allah üç kişinin duasını geri çevirmez(kabul eder) 1-mazlumun duası 2- yolcunun duası 3-babanın evladına yaptığı duadır. Buna göre:
BAYRAM GÜNÜ;
BORÇLULARI, FAKİRLERİ, ÖKSÜZLERİ, DUL VE YETİMLERİ ALLAH İÇİN SEVİNDİR.
MÜSLÜMAN MÜSLÜMANA ÜÇ GÜNDEN FAZLA KÜS DURMAZ.
HAKLI DA OLSAN ,HAKSIZ DA OLSAN ,BÜYÜK DE OLSAN, KÜÇÜK DE OLSAN SEN BAĞIŞLA KİALLAH DA SENİ BAĞIŞLASIN....
EŞ-DOST VE YAKINLARINA KÜS OLARAK ALLAHIN HUZURUNA GELME/SEVGİ İLE GEL, SEVGİ DOLU GEL/GÖNÜL KIRMA, GÖNÜL KAZANARAK GEL/ SEVGİ İLE KUCAKLAŞALIM/SEVGİ İLE YAŞAYALIM/ CENNETİ KAZANALIM...
SİZLER; İMAN ETMEDİKÇE CENNETE GİREMEZSİNİZ
BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE DE İMAN ETMİŞ OLMAZSINIZ.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com