ÖNEMİNİZİN FARKINDA MISINIZ?
29 Nisan 2014 17:28:33
Semih ÇOLAK
Birey olarak öneminizin farkında mısınız?
Ya da bir başka değişle; son zamanlarda ne kadar değerli olduğunuzu hatırlatan var mı?
Çok değil sadece 1 ay geriye dönmenizi ve çok az düşünmenizi istiyorum.
Hatırlayacağınız üzere her seçim öncesi, sahip olduğunuz sadece bir oy için, kapınıza gelen, sizi öven ve size hak ettiğiniz vaatlerde bulunan bir çok kişi bir anda tabiatın mucizesi misali, yağmurdan sonra fışkıran bitkiler gibi ortaya çıkıyor. Kazanabilmek için ve bir adım öne geçebilmek için oy istiyor.
Peki ya sonra?
Her zamanki gibi yine uzun bir süre unutuluyorsunuz.
İyi de bu böyle gelmiş böyle gitmeli mi? Bu düzeni sizin lehinize bozmanın bir yolu var mı?
Evet var...
Artık devir değişti; devir verilen sözlerin tutulma ve gerçekleştirilme zamanı. Bunun için toplumun her kesiminin üzerine düşen görevleri eksiksiz olarak yerine getirmesi gerekiyor. Bu şehirde birlikte yaşadığımızı yani aynı geminin içinde olduğumuzu unutmamak gerekiyor.
Hepimiz 30 Mart tarihinde inandığımız değerlerimiz doğrultusunda demokratik haklarımızı kullandık. Eksiğiyle fazlasıyla, doğrusuyla yanlışıyla milletin iradesi sandığa yansıdı ve seçim bitti. Evet seçim bitti. Şöyle oldu, böyle oldu, bunu dedi, şunu dedi artık bunları unutma zamanı. Her ne yaşandıysa ve varsa kırgınlıkların unutulma zamanı. Kenetlenme zamanı. Birlik olma zamanı. Bunları başarabilirsek güçlü oluruz.
Zorlu seçim maratonunda kazanan adayları tebrik ediyor ve başarılar diliyoruz. Artık bölgemizde kazanan belediye başkanlarımız temsil ettikleri parti kimliklerini kenara koyup, toplumun her kesimini kucaklayarak verdikleri sözleri ve vaatleri tutmalarını bekliyoruz. Bunun takipçisi olmakta hepimizin asli görevi.
Lütfen herkes bu görevi eksiksiz olarak yerine getirsin.
Unutulmamalı ki; bu görev bizlerin verilecek hizmetlerden en üst seviyede faydalanabilmemizi sağlayacaktır. Yine unutulmamalı ki; takipçi olmamız göreve gelen arkadaşlarımızın nasıl olsa kazandık psikolojisi ile rehavete düşmelerinin önüne geçecektir. Böylece onlarda söz verdikleri hizmetleri, vaatleri yapacaklar ve hatta bunlarla yetinmeyip çok daha fazlasını hayata geçirerek bölge halkının yaşama standardını yükselteceklerdir.
Ben çok çalışarak, çok efor sarf ederek, çok anlayışlı, çok özverili ve sabırla başarabileceklerine gönülden inanıyorum.
Yukarıda yazdıklarımız madalyonun bir yüzü... Madalyonun diğer yüzüne de kısaca değinmek istiyorum.
Yeni ve zorlu bir döneme girerken...
Ülkemiz oldukça sıkıntılı ve zorlu bir yerel seçim sürecinden geçti.
Ulusal basından takip ettiğimiz üzere; onlarca yolsuzluk iddiasının ortaya atıldığı bir ortamda hükümet başta yargı olmak üzere eğitim ve emniyet gibi bir çok kesimde yaptığı değişikliklerle kurumları yeniden şekillendirirken, yerel seçimler de; ardı ardına çıkan tapelerle hükümete güven oylaması seçimine dönüştü. Bu ortamda gidilen seçimler sonucunda hükümet halktan güvenoyu almış gibi gözükürken; bu yeni dönemde Türkiye'nin istikrar kazanıp kazanamayacağı ekonomi çevrelerince kuşkulu olarak bakılmakta.
Türkiye son 5 senedir yerinde sayıyor
Mevcut durumda, Türkiye 2008'de yaşadığı ciddi daralmadan bu yana zaten eski ekonomik büyüme hızına erişememiş gözüküyor. Geçtiğimiz 5 sene içinde ortalama % 4 civarında büyüyebilen Türkiye için en iyimser tahmin bile önümüzdeki gelecek 3 yıl için % 5 - % 5,5 büyüme rakamını aşamıyor. Ayrıca bahsettiğimiz tahminlerde siyasi istikrarsızlık, hukuksal problemler vb. gibi ekonomi dışı unsurların ekonomiyi nasıl etkileyebileceği de hiçbir şekilde hesaba katılmamış durumda. Ayrıca gitgide AB kriterlerinden uzaklaşan ve son derece sığ bir yeni Osmanlıcılık anlayışı geliştiren hükümetin entegre olmaya çalıştığı piyasalarla ekonomik beklentileri arasında da ciddi bir uyumsuzluk ve eksiklik var. Bu görünen tabloya; bir de bu yıl içindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 yılındaki genel seçimleri, bunların getireceği seçim ekonomisi ve ekonomik olumsuzluklar eklendiğinde güzel ülkemizi zor bir dönem bekliyor.
Firmalar için gelecek?
Yukarıda çizmeye çalıştığımız bu iç açıcı olmayan tabloda firmalar için gelecek stratejileri ve yatırım kararları çok ama çok büyük önem taşıyor. Unutulmamalı ki, çoğunluğu Kobilerden oluşan ve yaşanan risklerde kırılgan olan Türk sanayisinin ise böyle kritik dengeleri nasıl yöneteceği tam bir muamma... Firma bazında; yerel ve ulusal bazda yatırım kararları nasıl alınacak. Zaten dünyada var olan daralmayla birlikte, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün tartışıldığı piyasaya nasıl yatırım ve dış sermaye girecek; bunların hepsi yanıtlanması gereken öncelikli sorular olarak karşımızda duruyor. Üstelik, kamunun olmasa da, özel sektörün son 10 - 12 senede çığ gibi büyüyen bir dış borç stoku da ekonomimizi beklerken... Özellikle, kriz zamanlarında Ar-Ge yatırımlarının ister istemez yavaşladığı da düşünüldüğünde, halen orta-gelir tuzağında bulunan Türkiye'nin rekabetçiliğini tamamen yitirmesi de söz konusu olabilir.
Bütün bu problemler dururken Türkiye halen yapay gündemlerle uğraşıyor. Özellikle Kobilerimize bu dalgalı ve istikrarsız ortamda kararlarını ölçüp biçerek almalarını tavsiye edebilirim.
Krizsiz ve bol kazançlı günler temennisiyle...
Hayal ettiğiniz her şey gerçek olsun...
Sevgiyle kalın lütfen...
Bu Yazı Toplam 5230 Defa Okunmuştur
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
11 yıl önce
Semih Bey ,
Büyüme rakamları dünya geneline baktığımız zaman çok da kötü değil. 5 yılda yerimizde sayıyoruz sözünüze katılmıyorum. Makro Ekonomik verilere / Analatik bilançoyu incelediğimiz zaman nerelere geldiğimizi görebilirsiniz. Selamlar.
11 yıl önce
Yazınızın ilk bölümü harika olmuş Semih bey, ikinci bölümü ise oldukça düşündürücü. Tebrik ederim.
- s.
- 1
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com