GEÇEN YAZ NE YAPTINIZ?
08 Ekim 2015 08:52:43
Hep birlikte yaz geri dönsün diye dua edelim.
Zira böyle giderse henüz çiçeği burnunda sayılan güz aylarını atlatmak, afet yaşandığında belediyenin pansuman çabalarıyla da mümkün olmayacak.
Ereğli esnafı ve halkı 30 Eylül günü yaşanan yoğun yağışın etkileri atlatılmadan, 6 Ekim'de başlayan ve gece boyunca devam eden yağışlar ikinci bir darbe oldu.
Arabalar yollarda kaldı, ( bu yazı yazılırken, tam karşımda bulunan bir noktada, bir hafta içinde iki kez araçların su aldığı bir otopark bulunuyor) işyerlerini su bastı, ulaşım aksadı. Belediye Başkanının söylediği gibi tek teselli can kaybı yaşanmaması oldu.
Fakat bu durum şu ana dek yaşanan olaylardan daha beterinin habercisi gibi.
***
Sonbaharın daha başındayız. Kış aylarının başladığı kabul edilen 20 Aralık'a kadar iki buçuk ay var. Yağışların yeniden geleceğini söylemek için müneccime danışmaya gerek yok.
İş sonbaharla bitse iyi. Kış aylarında gerek kar, gerekse yağmurdan külliyatlı miktarda nasiplenen bir bölgede yaşıyoruz. İşin kötüsü kışla da iş bitmiyor. Ondan sonra da nasıl olduysa ilkbahar denilen yine yağışlı başka bir üç aylık dönem var.
Zaten bölgede topu topu üç ay yaz yaşanıyor. Lakin yaz demekle de iş bitmiyor. Çünkü Karadeniz bölgesi coğrafya öğretmenleri tarafından 'Dört Mevsim yağışlı' bir bölge olarak genç dimağlara işlenmesi ile tanınıyor.
Yani ilkokul çocukları bile bölgenin bu özelliğinden bihabermiş gibi yaptığında geçer not alamaz.
Yani yağacak... Yağacak oğlu yağacak.
***
Gelgelelim, bu konuda önlem alma sorumluluğunu taşıyan siyasetçiler, kamu yöneticileri, bürokratlar ve diğer ilgililerin konuya ilgisi "Yazın güneş çarpmasın, kışın dolu yağmasın" diye dua etmekten daha öteye geçmemiş gibi görünüyor.
Belediye Başkanı Hüseyin Uysal bile belediye meclisi toplantısında örtülü olarak hazırlıksız yakalandıklarını kabul etti. "Projeler hazırdı ama yağış yağdı ne yapalım?" minvalinde açıklamalarla durumu kurtarmaya çalıştı.
Elbette belediyeye de haksızlık etmemek gerek. Belediye bu işin sadece bir boyutu. Bu işin hükümet boyutu var, Devlet su işleri boyutu var, çevre, ulaştırma boyutları var.
İlçenin yağmur kanalları yetersizse, Çevre bakanlığı Türkiye'nin dört bir tarafında dere ıslahları yaparken, bundan Ereğli'ye hiç pay düşmemişse, yollar yapılırken asfalt kalitesi kadar, su tasfiye kapasitesi göz önünde bulundurulmuyorsa, önlem alınabilecek afetler yaşandığında, kimse sorumluluğu üstüne almıyorsa (trajikomik: elin oğlunun harakiri yaptığı durumlar bunlar) bu olaylarda daha çok sıkıntı çekeriz.
Bugüne kadar can kaybı yaşanmaması da bundan sonra yaşanmayacağının güvencesi değil.
***
Evet, yaz gelsin diye dua edelim.
Çünkü bu meseleleri çözmekle yükümlü mahmur yöneticilerin bir yere gideceği yok. En azından yaz gelirse, makul ölçüsünü rahmet kabul ettiğimiz yağışların afete dönüşme ihtimali biraz daha azalır.
Zaten görün bakın. Çözüm için yapılması beklenen çalışmalar da "Ah bir yaz gelse de şu altyapıyı bir elden geçirsek, dereleri ıslah etsek" cümlelerinin kuyruğuna takılacak.
Yani şu anda sonra yazın yan gelip yatan Ağustosböceğinden bir farkımız yok. Afet gelmiş, canlar yanmış, "-ceğiz,-cağız" diye konuşmak çare değil.
"Geçen yaz ne yaptınız" sorusunun muhatabı var mı? "Sorumlu benim" diyen biri var mı?
Bu yaz yaptıklarınız, sanki gelecek yaz yapacaklarınızın teminatı mı?
Yoksa millet unutur diye mi düşünüyorsunuz?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com