KARGAŞA...
11 Aralik 2015 09:12:30
İçinde bulunduğumuza benzer ortamlarda barışı savunmak, savaş narası atmaktan daha fazla cesaret gerektiriyor. İşin içinde toplum tarafından kınanmak var, hedef alınmak var ama barış hedefi tüm bu kaygıları aşan bir değere sahip.
Barış istiyoruz.
Kimi zaman bunu garip şekillerde istiyoruz.
Mesela, turizmciler, Türkiye'ye Rus turistlerin gelmemesinin sektörü ne kadar zorlayacağından dem vuruyor. Tarım sektörü temsilcileri geriye gelen meyve-sebzenin akıbetinin ne olacağını konuşuyor. Enerji sektöründe Akkuyu Nükleer santrali ne olacak falan deniyor...
Bu konuları düşünmek için öncelikle uluslararası ilişkileri stabil kılmak gerek. Eğer mesele barış dışında bir sonuca giderse, bunların hepsi ufak meseleler olarak kalacaktır.
Doğru düzgün, onurlu bir barış istemenin yolu, "aman kazlara ürkütmeyelim" değil, savaş narası atmadan, soğukkanlı şekilde, dayanışma içinde birlikte durabildiğimizi göstermekten geçer... Fatura şu veya bu sektörün değil, tüm milletin önüne konulacak çünkü...
Zaten barış istiyorsanız, "Portakal, dolar, Euro, Ruble" falan demeye gerek yok. Gerçekten isteyenlerin "Barış İstiyoruz" demesi yeterli.
Bu da cesaret gerektiriyor.
İNSAN OLMAK...
Bugün dünya İnsan Hakları Günü...
Herhalde İnsan Hakları denildiğinde bu kadar farklı sesler çıkaran bir ülke daha yoktur. Herkesin farklı bir insan hakları anlayışı var bu ülkede...
Son otuz beş yıl içinde defalarca bir devlet yetkilisinden "bunları bunları yapıyorlar, ondan sonra da insan hakları diyorlar" mealinde açıklamalar dinlemişsinizdir.
Sosyal medyada yüz kızartıcı suç işleyenlerin, kamuoyunun genelinin savunduğu değerlere karşıt görüşlerini dile getirenler hakkında yazılanları aktarmak mümkün değil. İnanılmaz hakaretler yazılıp çiziliyor. Görüş olağan bile olsa bireylerin mensup oldukları sosyal-siyasal grubun tutumuyla çelişiyorsa vay haline... En hafif ifade 'Asacaksın, keseceksin' şeklinde.
Oysa insan için iyi günler de var, kötü günler de... Gün olur bu eleştirilerin konusu durumunda kendinizi bulmasanız bir yakınınızı bulursunuz. Bu yüzden biri için "İnsan Hakları" kavramını askıya alma düşüncesinden sakınmakta yarar var.
Devlet ve toplum karşısında ne kadar canavarca gözükürse gözüksün, insan insandır. İnsan haklarına sahip çıkılacaksa, insan haklarını çiğneyenlerin bile İnsan olduğu, insanları canavarlaştıran şeyin arkalarındaki karanlık sosyal ortam olduğunu unutmadan sahip çıkılacak.
Çocuk işçi çalıştırmadan, iş güvenliği tedbirlerini ihmal etmeden, farklı gruplardakini ötekileştirmeden; ırk, cinsiyet, dil ayrımcılığı yapmadan, aile içi şiddet uygulamadan sahip çıkılacak insan haklarına.
Bunları yapıp da "İnsan Hakları" demek sadece ikiyüzlülük olur.
SALGIN MI VAR?
Son günlerde intihar girişimlerinin sayısında dikkat çekici bir artış var.
Üniversite öğrencileri yurtların camından atlıyor, hamile kadınlar çatılara çıkıyor, taşerondan alacağını alamayanlar inşaatında çalıştıkları kamu binalarının tepesinde hak arama eylemi yapıyor. Önceki gün, bir olayda bileklerini kestiğini söyleyen biri, ambulans ve polis gelince , 'kızdım öyle aradım' diyerek görevlilerle kavga etmiş. Zonguldak'ta aynı çatıya üç kişi birlikte çıktı çatıya... İkisi iş bulamamış bu yüzden, biri de sevgilisiyle arasındaki sorunlar yüzünden intihar girişiminde bulunuyormuş. İntihar girişimlerinde can kaybının girişim sayısına oranla küçük olması bir teselli.
Yine de birilerinin bu intihar meraklılarına bir şey demesi gerek. Vakayi adiyeden gibi görünmesi yüzünden, intihar girişimi haberleri eskisi kadar prim yapmıyor. Kimse bu yolla popüler olmayı aklından geçirmesin.
Bu konuda belki en büyük görev devlete ve üniversiteye düşüyor. Bu olayların enine boyuna bir analizinin yapılması, muhtemel girişimlerin önüne geçmek için bir anahtar niteliği taşıyabilir.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com