![ELEŞTİRİNİN ELEŞTİRİSİ...](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
ELEŞTİRİNİN ELEŞTİRİSİ...
23 Aralik 2015 09:11:57
Hiç yerel medyada muhalefet partilerine yönelik eleştirilerin iktidar partisine oranla daha kolay yapıldığına dikkat eden oldu mu?
Sözde herkes bir şeyler yazıyor ama bakıyorsun, muhalefet partilerinin kongre süreçlerinde köyde aza yapılmayacak seviyede üyelerin eleştirileri, sayılarını artık net olarak bilemediğimiz yerel basın organlarının neredeyse hepsinde kat kat süslenerek, kimi zaman bire bin katılarak ortalığa çıkarken, iktidar partisinin icraatları hakkında eleştirel yaklaşım getirenler sadece birkaç kişi.
Elbette ki tüm insanlar gibi basın mensupları ve köşe yazarlarının (Yerelde bunlar aslında aynı kişidir) görüşleri kendilerine özgüdür ve saygıyı hak eder. Bu yazı kimin hangi partiyi desteklediğini afişe etmek için yazılan bir yazı değil. Bir durum tespiti...
Belki biraz geçmiş günleri hatırlamakta yarar vardır. 12 Eylül darbesinin etkileri büyük oranda atlatıldıktan sonra, özellikle 1980'li yılların sonu ve 90'lı yıllarda ulusal basının neredeyse tamamı tutumlarını farklı açılardan iktidar eleştirisi üzerine kurmuştu. Bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları binbir gülünç kılıkta karikatürleştirilir, köşe yazarları en acımasız eleştirilerle iktidar ve çevresindekileri hicvederdi. Darbe lideri Kenan Evren bile mizah dergilerinde "Netekim" başlıklı yazılarla tiye alınabilirdi.
Mesleği anlamaya çalıştığımız bu yıllarda genel kabul gören anlayış "Basın muhaliftir" idi. Yani şucu bucu değil. İktidarın temelde yoldan çıkmaya meyilli bir kurum olduğu kabul edilir, hatalar, kabahatler, en eften püften gaflar anında muhatabının yüzüne vurulurdu. Kimse kimseden korkmazdı o dönemde...
Bunlar ulusal düzlemde yaşananlar. Meselenin yereldeki boyutu da bundan farklı değildi.
Yerelde özellikle belediye başkanları basının eleştirilerinden çok çekiyordu. Daha büyük eleştirileri getirenler, daha büyük gazeteci kabul ediliyor, eleştirilerin muhatabı tarafından bile izzet ikram görüyordu.
O dönemde tek tehlikeli haber konusu, basın özgürlüğünü de yaşam hakkını da kaale almayan kulağı kesikler gruplarıydı. Siyasiler basının tehdit algısı portföyünde değildi. Çok üzerlerine gidildi mi mahkemeye verirler, yıllar süren davaların sonucundan kimse haberdar olmazdı. (Bunlar da çoğunlukla basın lehine sonuçlanmıştır)
Yine de hepimiz iktidarın basın üstünde kontrol kurmak istediğinden dem vurarak şikayet ederdik. İktidarınbelediyeler, kaymakamlar, valiler, müdürlertüm komşu organlarının eleştiriden kurtulmasının yolu, mükemmel olmaktı.
***
O günlerin üstünden üç aşağı beş yukarı yirmi yıl geçti.
Bugün artık mükemmel bir iktidarımız var. Mükemmel olmalı, zira eleştiriler sadece ulusalda bir iki yayın kuruluşu tarafından (birazı da yarım ağızla) yapılıyor. Geri kalan basın tümenlerinin tamamı muhalefet partilerinin eleştirilmesi işine kelle koymuş. Yerelde ise ilçe başkanlarının, belediye başkanlarının huyu suyu, devletin malı, yetimin hakkı deyip demediği önemini yitirmiş gibi bir görüntü var.
Memlekette dünya kadar problem var. İlçede işsizlik, göç, istihdam sorunları, yoksulluk almış başını gidiyor. (Celallenmekte acele edilmesin... kime sorulursa sorulsun bunlar yok diyemez) Kentte ulaşım altyapısı iflas etti edecek, otopark diye bir şey hak getire... İktidarın sorunları çözmek için nasıl bir reçetesi var bilinmiyor.
Adamın işi batmış, gözü kararmış, hükümet uygulamalarından şikayet edecek, yayınlatmak için basın kuruluşu arıyor. Geçtim böyle dengesini yitirmişleri, siyasi partiler bile eleştirilerini kimin yazıp kimin yazamayacağı konusunda tereddüt içinde... Bizatihi bu satırları yazan, en az üç siyasi partinin genel başkanından (İlçe Başkanı değil, genel başkan) yerel basın olmasa seslerini duyuramayacaklarını söylediklerini işitmiştir.
Bu ortamda muhalefet partileri içinde bir kongre oluyor, (bu satırları yazan da dahil olmak üzere) herkes mal bulmuş mağribi gibi balıklama dalıyor. En ufacık eleştiriler "Tokat gibi çarpan" manşetlerle muhalefet partilerinin suratına çarpılıyor. Gömleklerin giyiliş sıklığı gibi salakça eleştiriler bile "Şok haber" oluyor.
Basının büyük bölümü, "Falancaya danışman olmak"ı basın mesleğinde ulaşılabilecek en büyük kariyer olarak görüyor. Bu hedefler için kimi zaman gözler kapatılıyor, kulaklar tıkanıyor, ağızlar susuyor. Bu kariyer türünün hastaları, hedefe varamasalar bile gücü elinde bulunduranla dirsek sürtmeyi kolayca kabullenebiliyor.
"Peki ne olmuş?" diyenlere diyecek bir şey yok. Bu durumun sonuçlarının böyle diyenlere anlatılmasının mümkün olmadığı tecrübeyle sabit. Şu kadarını bilmek de yeter belki...
Eleştirinin eleştirisi bu...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com