GAYRISINA KARNIMIZ TOK!
09 Ocak 2016 08:59:30
Orhan Veli bir şiirinde acı bir ironiyle "Neler yapmadık şu vatan için, kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik" der.
Gerçekten de bizim memlekette sahada çalışanlarla, o çalışanlara ilişkin söylenenler arasındaki çelişki acı vericidir.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü...
Kimbilir bugünlerde gazeteciler için ne diyecekler, ne nutuklar söyleyecekler...
Aferin size diyecekler... Emekçi, yağmur, kar, çamur diyecekler... Ne yapsak hakkınızı ödeyemeyiz diyecekler...
Demokrasinin olmazsa olmazlarından, haber alma özgürlüğü, ifade özgürlüğü diyecekler...
Basın özgürlüğü filan diyecekler.
Geç kardeşim bunları...
Söylenen laflar yanlış olduklarından değil. Bu lafları edenlerin büyük bölümü bunlara inanmıyor da ondan.
Bu sözleri edenler 11 Ocak günü bu söyledikleriyle taban tabana zıt bir ruh haline bürünecek de ondan.
***
11 Ocak günü basınla ilgisi sadece halkla ilişkiler seviyesinde bulunan, eli şekerleme kavanozunun içinde objektiflere yakalanmaktan korkan birtakım kişilerin 10 Ocak çalışan gazeteciler gününde demokrasi hamasetleri içeren nutuk söylemesi ironik değil midir?
Hangi gazetecinin kimin adamı olduğunu pek iyi bilir bu arkadaşlar... Çünkü onların da işlerini gördürdükleri adamları vardır ve herkesi kendin gibi bilmek kolaydır.
Gazetelerin ekonomik, gazetecilerin özlük hakları baskısı altında inim inim inlediği, ulusal gazetelerde bile asgari ücret altında "deneme ücretleri" nin görülmeye başlandığı bir dönem bu.
Değişim iyidir... Ereğli'de yerel basında maaşlı çalışan fikir emekçilerinin ücretlerini taksitle alması veya alamaması- uygulamasını, sigortasız işçi çalıştırma uygulamalarının değişmesini isteyen bir siyaset veya ekonomi ağası gördünüz mü?
Neden hapislerde kaç gazetecinin, hangi gerekçelerle, hangi yasal düzenlemeler nedeniyle hapislerde çürüdüğünü niye konuşmuyoruz bugün?
Bu gün konuşacaksak bunları konuşalım...
Gayrısına karnımız tok.
***
Gazeteciliğin "Olgular" a indirgenmesi suretiyle kısırlaştırıldığı, mesleki yeterliliğin yandaş olunan siyaset ve ekonomi ağası, baskı grubunda görülen itibarla paralel tutulduğu bir dönemden geçiyoruz.
Gazetecilik gerçekten de birinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Sadece olguları kamuya çalışan çalışacak anketörler de derleyebilir.
Olguların, olayların oluşmasına yol açan nedenleri sorgulamak, halkın bu nedenleri sorgulamasının kapısını açmak, farklı bakış açılarının, farklı görüşlerin, görünenin ardındaki gerçeklerin algılanmasına zemin hazırlamaktır gazetecilik eyleminin konusu...
Gazetecilik gazeteciler kaprise meyilli olduğundan muhalif bir duruş içinde değildir.
Daha mutlu bir toplumun, daha müreffeh bir yaşamın, daha umutlu bir geleceğin yolu eleştiridir. Bu eleştiri gazeteciye verilmiş bir hak değil, üstüne yüklenmiş bir görevdir. Bu görevi yapmaktaki başarısıdır sıradan bir insanı "Gazeteci" yapan...
Daha iyi bir devlet, daha iyi bir valilik, daha iyi bir kaymakamlık, daha iyi bir belediye, daha iyi bir muhtar, daha iyi bir aile reisi sadece aksayan yönlerin daha iyi görülmesi ile mümkün olabilir. Güçlü bir demokratik devlet böyle kurulabilir.
Zaten birisini sürekli kendini görmek istediği gibi lanse ederseniz, bir süre sonra yozlaşır. Kendini pohpohlayanların söylediklerinin; eksiklerini, hatalarını söyleyenlerden daha doğru olduğuna inanmaya başlar. Yandaşını besler, muhalif duruşlu olanları ötekileştirir. Hatta en baştan ne kadar iyi niyetli olursa olsun zamanla 'gözünün üstünde kaş var' diyeni cezalandırma dürtüsüne kapılır.
Bu yüzden boş verin gazetecileri, basın mesleğinin kutsallığını konuşmayı...Kendi işlerini gördürmek için gerekmedikçe gazetecilerin ayakaltında olmasını istemeyenler neden böyle istiyorlar?
10 Ocak'ta bunu konuşalım.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com