KARLI SOKAK... SUS...
26 Ocak 2016 08:55:54
Türkiye'nin hiçbir kış günü 24 Ocak 1993 günü kadar soğuk olmamıştır.
Bu özel günün bu kadar soğuk olmasının nedeni, yağan kar, esen rüzgar, barometreler, termometreler, alçak hava basıncı, yer değiştiren hava sistemlerin değil, Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'nun Ankara'da Karlı Sokak'ta bulunan evinin önünde, otomobilinin altına yerleştirilen bomba...
Türk basın tarihinde parmakla gösterilecek cesaret, bilgi, azim ve dürüstlüğüyle donanmış gazetecilerinden Uğur Mumcu, o C4 tipi plastik bombanın, aracın kontağının çevrilmesi sonucu (bir iddiaya göre uzaktan kumandayla)patlamasıyla ebediyen aramızdan ayrıldı.
Orta yaşlara yaklaşanlar, o dönemde Süleyman Demirel'in başbakanlığında DYP-SHP koalisyonu olduğunu hatırlayacaktır. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu Karlı Sokak'ta bulunan evlerinde taziye ziyaretinde bulunduğunda "Cinayeti çözmek, devletin namus borcudur" dedi.
Bu cinayetin kim tarafından, neden işlendiği 23 yıl boyunca aydınlatılamadı.
***
Kesin olan bir şey var. Mumcu cinayeti, bu gazeteci yazarın susturulması için işlendi.
Neden susturmak için?
Bunu anlamak için Türkiye'de işlenen başka siyasal cinayet örneklerine bakmak gerekir.
Ankara üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahriye Üçok, Üçok, 6 Ekim 1990 Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi'nde evine gelen bombalı paketin patlaması üzerine hayata veda etti. Üçok, bomba olabilir şüphesiyle paketi kapının önünde açtı. Açmayabilirdi, başkası açabilirdi. Her şey mümkündü.
Prof. Dr Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 günü arabasının sileceği ile camı arasına iliştirilen paketi aldı, arabasının kapısını açınca bomba patladı ve hayata veda etti. Kışlalı, paketi görünce arabayı açmayabilir, polis çağırabilirdi. Maalesef olmadı ve o da hayata veda etti.
Ancak Uğur Mumcu cinayetinde, Mumcu'nun seçme hakkı bulunmuyordu. Bu da Karlı Sokak'taki o cinayetin amacının susturma olduğunu gösteriyor.
Büyük ihtimalle susturulma nedeni aynı zamanda cinayetin nedenlerini aydınlatmakta da önemli bir anahtar yani...
O da aydınlatılamadı.
***
Mumcu'nun meslek yaşamı boyunca, Papa suikastı, Ağca ve istihbarat örgütü bağlantıları, Rabıta olayı, terör örgütü ve istihbarat örgütü bağlantıları, tarikat-siyaset-ticaret üçgeni gibi alanlarda, bugün bile okuyanı dehşete düşürecek tespitlerde bulundu. Bugün benzeri tespitlerde bulunan gazetecilerin yargılanma süreçlerinin sürdüğü, tutuksuz olanların da önemli ölçüde kalemlerine dizgin taktığı herkesin malumu...
Uğur Mumcu suikastini İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi bazı örgütler üstlendi. Başka kesimler tarafından, cinayette kontrgerillanın, derin devletin, hatta çeşitli ülkelerin istihbarat servislerinin parmağı olduğu öne sürüldü. Delil toplama aşamasında gösterilen özensizlik eleştirildi. Çok şeyler yazıldı çizildi o 24 Ocak 1993 günü Karlı Sokak'ta yaşananlara dair.
O günün koşullarında daha da fazlası yazılabilirdi. Ancak aynı yıl içinde Adnan Kahveci trafik kazasında öldü, hemen ardından Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis uça kazasında öldü. Turgut Özal hayata veda etti. Madımak olayı, Başbağlar olayı yaşandı. Milletvekili Mehmet Sincar, Diyarbakır Jandarma Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Binbaşı Cem Ersever o yıl öldürüldü.
Bunca cinayet Türkiye'de oynanan bir oyunun parçası mıydı, yoksa bunca cinayet, katliam tesadüf eseri mi aynı 365 günlük kesre sıkıştı bilmek zor. Uğur Mumcu susturuldu. Cinayetin yaşandığı dönemde yetkili olan birçok kişi, olaya ilişkin kayda değer bir suskunluk içinde...
***
Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezlerBalıklar denizdedir ama denizi bilmezlerdiye özlü bir deyiş vardır. İnsan gerçekten de içinde yaşadığı gerçekliği, dışarıdan baktığı bir ortam kadar iyi algılayamıyor.
24 Ocak 2016 günü Kdz Ereğli Atatürk Anıtı önünde; Uğur Mumcu tablosunun önüne kırmızı bir karanfil bırakırken, gerçekte susturulan sadece Mumcu muydu, sorusu düştü akla. Artık Mumcu'nun işaret ettiği türden ilişkilerin üzerine gidebilen kaç cesur adam kaldı?
Konuşan cesur insanların susturulmasından daha da vahim olan, bir toplumun tümüyle sesinin kısılmasıdır.
Kimbilir, belki başa geldi de farkında değiliz...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com