GAYRI-SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
01 Mart 2016 08:57:49
Demokrasilerde devlet, hükümet, siyasi partiler, kamu idaresi, kamu idarecileri; kısaca yönetim mekanizmalarının tamamı ve bunları temsil edenler eleştirilebilir. Sivil toplum kuruluşları da bu eleştirilerden payını almalıdır. Özellikle de Ereğli'de...
Öncelikle sivil toplum kuruluşlarında görev alanları temelde iki grup altında özetlemek gerek. Ortak bir ideale erişmek için bir araya gelen dava adamları... Ortak bir ideal kurgusuna şahsi kariyerini geliştirmek için katılan çıkar adamları...
Bir yerdeki sivil toplumun gücü, büyük oranda bu iki gruptan ne kadar fazla kişi tarafından temsil edildiği veya bu iki gruptan hangisinin kamuoyu yaratma gücünün daha fazla olduğuyla doğru orantılıdır.
Bu güç aynı zamanda, sivil toplum kuruluşlarının kamusal iktidar odakları ile ilişkisi (baskı grubu veya yandaşlık tercihi) ile de ayrıca değerlendirilebilir. Büyük olasılıkla bu iki konu zaten birbirine bağlantılıdır.
***
Şimdi anlı şanlı sivil toplum kuruluşlarının isimleriyle ilgilenmeyelim. (Basın da eleştirilmeli... tam bu noktada aman menfi reklam olmasın oto sansürcülüğünü eleştirebilirsiniz.)
Bir sivil toplum kuruluşu düşünün... İşveren-sanayici-yatırımcı kesimini temsil ediyor. Örgütlenmiş, aidat topluyor, kendisinden beklendiği üzere üyelerinin çıkarlarını korumak üzerinden sivil toplum hizmeti veriyor. Bu sivil toplum kuruluşunun temsilcisinin, üyelerinin çıkarlarını korumak için, başka bir sivil toplum kuruluşunun oluşumuna, üye kaydına engel olucu bir tutuma girmesi, sivil toplumculuğun hangi kitabında yazar?
Geçen yıllarda sivil toplum kuruluşu temsilcisinin, sırf yerel iktidara yönelik tutumları kendisinden farklı diye, aynı ilin başka bölgesinde aynı faaliyet alanındaki kişilerin ellerini kırmaktan söz ettiğini hatırlayın... Bu tutumun bir benzeri, işvereni üyelerine karşı korumayı iş edinmiş sendika metaforudur. Bu sendika ne kadar kabul edilemezse, bu sivil toplum kuruluşunun tutumu da o kadar kabul edilemez bir tutumdur.
Hemşeri derneklerinin seçim zamanlarında siyasilerin uğrak noktası olduğunu bilmeyen yoktur. Bizzat bu satırların yazarı, bu yerel seçimde falanca hemşeri derneğinin, belediye meclisinde hangi partiden kim tarafından temsil edileceğine ilişkin görüşler dinlemiştir. Belediye meclis üyesi yazdırmak için kurulan hemşeri dernekleri var mıdır, yok mudur?
Böyle olunca, bu sivil toplum kuruluşlarının en etkin faaliyet gösterdiği Kent konseyleri de gerektiği kadar etkin olamıyor. İşlemiyor... işlemiyor.
2006 yılı Ekim ayında Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yasayla, Kent Konseyleri sivil toplumun yerel yönetimler üzerindeki etkisini yoğunlaştırmak, başka bir deyişle yerel demokrasinin işlerliğini sağlamak için kurulmuştu.
Yasa tam olarak "kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan kent konseylerinin çalışma usul ve esaslarını düzenlemek" için çıkarılmıştı.
Yasa dili biraz karmaşık olabilir. Basitçe kent konseyleri "Belediyelere ayar vermek" için kurulmuş oluşumlardır.
Amma velakin iş uygulamaya geçince, konsey oluşumları yukarıda aktarılan amaca en az nasıl hizmet edecekse o şekilde oluşturuldu. Belediyeler blok listelerle konsey yönetimlerini kurguladı. Yasa da konseyin mali kaynaklarını belediyelere bağımlı kılınca yapının bütünü havada kaldı.
Bugün kent konseyleri belediyeden onay almadan herhangi bir kararı alamaz, herhangi bir projeyi belediye meclisine götüremez durumda.
Kanunun 14. Maddesinde "Kent konseyi genel kurulunca oluşturulan görüşler, belediye meclisinin ilk toplantısında değerlendirildikten sonra belediye tarafından kent konseyine bildirilir ve uygun araçlarla kamuoyuna duyurulur" deniliyor.
Kent konseyinden belediye meclisine gelen bir teklifin görüşüldüğüne kaç kez tanık olundu?
***
Sivil toplum örgütlerinin vatandaş lehine faaliyetlerini etkili şekilde yürütmesi demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Bu kuruluşlar ve temsilcileri her türden iktidarın yan kapısının mandalı olma durumundan kurtulmak için çaba göstermediği sürece, vatana millete hayrı dokunmayan grupçuluk alanlarından başka bir anlam taşımazlar.
Bu yüzden sivil toplum kuruluşları eleştirilmelidir. Aslında sadece eleştirilmek yetmez, özeleştirilerini de yapmaları gerek.
Özellikle de Ereğli'de...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com