EKMEK VE ÖBÜRLERİ
06 Nisan 2016 08:47:29
Zam sözcüğü enflasyonun üç basamaklı olduğu yıllarda
müptelalık yapmıştı. Toplumun bir bölümü her şeyin bir önceki güne göre
değişmesinden şikayet eder, kimisi de enflasyonist ortamdan nema çıkarmaya
çalışırdı.
Bugün artık Türkiye'de sözde enflasyon yüzde onun biraz
üzerinde, bilemedin biraz aşağısında seyrediyor gibi. Yine de yaşam kavgasında fiyat artışlarının
ne kadar hissedildiğini düşününce, devletin rakamlarıyla uzlaşmak zor
gözüküyor.
***
Mesela Ereğli'de yaşanan son ekmek zammı... Ekmeğin gramajı
250 gramdan 400 grama çıkarıldı. Fiyat ise yüzde yüz arttı. Ekmeğin boyutuyla
oynanmayaydı ekmeğin fiyatı 1 lira 25 kuruş olacaktı. Yani toplamda zam 25 kuruş.
Yüzde 25 oranında bir zamla karşı karşıyayız.
Fırıncılar ekmeğe 4 yıldır zam yapılmadığını söyleyerek
kendilerini savunuyor ama zam yapılmadan önce de 75-85 kuruşa ekmek satan, bu
sayede rekabet eden işletmeler vardı. Muhtemelen bu işletmeler de kar ediyordu.
Bunlar ettiğine göre, 1 liraya satan zarar ediyorsa bunun bir ekonomi gerçeği
değil basiret problemi olarak kabul edilmesi yerinde olur.
Ayrıca yüzde 25 zam çok fazla. Dört yıla yaymış olsanız, her
yıl yüzde 6,25 zamma tekabül ediyor. Yine de üç yıl zam gerekmedi de, dördüncü
yılda yüzde yirmibeşlik bir zam yapmayı gerektirecek ne oldu diye sorgulamak
lazım. Öte yandan zam mekanizmasının nasıl işlediği belli değil. Bu zamma karşı
halkın hakkını arayabileceği merci neresi belli değil. Fırıncılar odası zam kararını nasıl alıyor,
böyle şeylerin düzenlenmesinde halkı kollayıcı görevi olan kamu kurumları ne
yapıyor belli değil.
Günde bir ekmek
tüketen evlerin neden zorla öncekinin iki katı ekmek almaya zorlandığının bir
izahı yok. İki ekmek-yani beşyüz gram- ekmek tüketen bir evin, yeni durumda
sekiz yüz gram ekmek almaya zorlanmasını akla uydurmak kolay değil.
Hem özellikle ekmekte, olur olmaz her şeyde bir sübvansiyon
uygulayan kamu idaresinin düzenleyici ve destekleyici bir rolü olması gerekmez
mi?
Varsa açıklasınlar... Kamuoyu "Zam yaptık oldu" dan daha
fazlasını hak ediyor.
***
Fiyat başıboşluğu ekmeğin dışında da birçok alanda söz konusu.
Mesela eve gelen doğalgaz, elektrik, su faturalarının
neredeyse yarısı tüketim dışındaki farklı kalemlerden oluşuyor. Dikkatli bakmayınca bu faturalardaki gizli
zamları fark etmek de mümkün değil. Çünkü insanların bu kalemlerdeki
harcamaları aydan aya değişiyor ve değişim oranı aşırı büyük olmadıkça kimsenin
ruhu duymuyor. İnanmıyorsanız faturalarınızı inceleyin.
Artık evlerin vazgeçilmezi olan internette, onay verilmeyen
hizmetlerin dahi faturalara aksettirilmesi nasıl açıklanabilir. Mesaj
yolluyorlar, falanca hizmeti aktif ettik, istemiyorsanız hayır yazın falanca
numaraya yollayın yazıyor. Falanca hizmeti aktif edelim mi diye sormuyor da,
iptal için vatandaşın uğraşmasını istiyor. Ayıp diye bir şey var.
Yok mu yoksa?
***
Türkiye'nin her tarafında toplu taşımada kart kullanımını
teşvik için beher seyahat başına indirim uygulanırken, Ereğli'de bunun indirim değil, kart kullanmayanlara
ceza şeklinde uygulanmasına ne demeli?
Araç sahiplerinin trafik sigortası için ödedikleri para
mesela. Geçen seneye göre yüzde yüz, yüzde ikiyüz arasında gerçekleşen zamlar
söz konusu. Kimse bunu yapamazsınız
demiyor da, zammı yapanlar mağdurmuş gibi onların problemlerine çözüm aranıyor.
Kardeşim yapamıyorsanız yapmayın demiyorlar.
Çarşıda pazarda ne mutlu ki mart ayı enflasyonu düşük
çıkmış. Ama kış aylarında soğanın, pırasanın ne bileyim bilumum taze meyve ve
sebzenin fiyatları el yakıyor. Alışmışız
bu duruma, sesimizi çıkarmak aklımıza bile gelmiyor.
Akaryakıt, okul aidatları, kira bedellerindeki artışlar,
çiklet-gazoz fiyatları falan derken tüm kalemler yüzde onluk enflasyon
açıklamalarını boşa çıkarıyor.
Olan vatandaşa oluyor.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com