![KÖYE GERİ DÖNÜŞ MÜ?](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
KÖYE GERİ DÖNÜŞ MÜ?
20 Nisan 2016 08:42:06
Ereğli Kaymakamlığı, genç çiftçilerin kendi köylerinde istihdamının sağlanması amacıyla devlet tarafından başlatılan "Köye Dönüş" projesinin tanıtımını gerçekleştirdi.
Girişim iyi niyetli ama gelinen noktadan sonra "Hadi gel köyümüze dönelim" demekle köyleri canlandırmanın ne kadar mümkün olduğu konusunda kafa yormak gerek. Çünkü durumun doğru tespit edilmesi, çözümün yarısından fazlasıdır.
Dünya üstünde, feodal tarım toplumlarının sanayi toplumlarına dönüşüm süreçlerinin köy tipi tarım üretimlerini ortadan kaldırdığı bilinen bir gerçektir. Avrupa'da köylülüğün son bulma süreci, hep kent varoşlarına veya kirli paslı sanayi kasabalarına göç ile gerçekleşen bir süreçtir.
Zonguldak bölgesinde köyden kente göç süreci, maden faaliyetleri ve sanayi tesislerinin kuruluşuna paralel olarak gerçekleşti. Daha önce yarı yarıya takas ekonomisinin hüküm sürdüğü kırsal bölgeler, kısa sürede köyde yaşayan sanayi işçilerine dönüştü. Bu arada ellerini uzatıp tutabilecekleri mesafede gördükleri ışıltılı yaşamlar nedeniyle çiftlerini çubuklarını satıp savdılar.
Tıpkı Almanya'ya göç edenler gibi, ilk kuşak emekliliklerini baba ocaklarında geçirmek, yeniden toprak kokusu, ağaçların arasında esen rüzgarın yüzde bıraktığı serinliği hissederek yaşamak hayali kuruyordu ama ikinci kuşak, köyde kendine uygun bir varoluş biçimi bulmakta zorluk yaşadı. 60 yıllık dönemde sahneden geçen üçüncü kuşak, daha yüksek eğitim düzeyi, beyaz yakalar vesaire hedeflerle köylerinden iyice koptu. Köylerde genç nüfus iyice azaldı. Yaş ortalaması iyice yükseldi.
Şimdi köy denilince, şehirde yaşayanların büyüklerinin yaşadığı kırsal bölgeler geliyor akla.
***
Köye dönüş projesinin iyiniyetinden şüphe etmeye gerek yok. Keşke her şey bu kadar kolay olsa da, gerçekten insanlar karınlarını doyurmak için doğup büyüdükleri köylerden ayrılmak zorunda kalmasa. Keşke köyü burnunda tütüp, şehir hayatının gürültüsü patırtısından rahatsız olan gençler köylerinde kendi kendilerine yeten, toplumun saygı gösterebileceği bir pozisyon edinme imkanı bulsa... Ama bir şeyi dilemek başka, onun gerçekleşmesi başka.
Proje kapsamında 18-40 yaş arasındakilere herhangi bir üretim faaliyetinde bulunması karşılığında 30 bin lira hibe verilecek. Başvuru kolay, geri ödeme yok. Ancak geçim kaynağı köyde olanların projeden yararlanmak için köye dönmesini beklemek ne kadar mümkün tartışılır.
Kaymakam Nazım Madenoğlu, "Her köyde bu projeden yararlanacak iki kişi arıyoruz" diyor ama Zonguldak bölgesinde köylerde sınırlı olarak gerçekleştirilen tarımsal üretim, daha ziyade şehirde yaşayanların yaz aylarında iştigal ettiği işler olarak yapılıyor. Projeden yararlanabilecek gençlerin büyük bölümü şehirlerde ikamet ediyor, asıl geçim kaynağı olarak da tarım dışı faaliyetleri görüyor. Dahası bunların büyük bölümü tarımsal üretim konusunda herhangi bir tecrübeye sahip değil.
Projenin önündeki engellerden biri de maden ve sanayi alanlarında çalışıp, emekli aylığıyla köylerinde yaşayanların, tarım üretimiyle geçinme iddiasındakilere yönelik tutumu. Bir genç sigortalı, asgari ücretli bir iş yerine, daha fazla kazanabileceği tarım ve hayvancılıkla iştigal etmeye giriştiğinde, köydeki konformist yaşlılar bu kişiyi "İşsiz güçsüz" olarak yaftalama eğilimindedir. Köy ortamında toplumsal baskının bireyler üzerinde çok daha büyük bir baskı oluşturduğunu da göz önünde bulundurursanız, öncelikle bu algının kırılmasının önemi ortaya çıkıyor.
Mesele sadece projeden yararlanacak olanların bulunmasıyla ilgili de değil. Çoğu hibe destek kaleminde 2 dönümden büyük arazi gerekiyor ki, bugün itibarıyla batı Karadeniz bölgesinde köyde arazisi bulunanların büyük bölümü bu büyüklükte tek parça araziye sahip değil. Bu araziye sahip olanların büyük bölümü de arazilerini fındık tarımında kullanıyor. Bunlar da Alan Bazlı Fındık desteklerinden yararlandığından, bu proje dışında kalıyor.
Fındık tarlaları dışında kalan arazilerin çok azı istenen büyüklüğü karşılayabilir.
***
Peki ne yapmalı?
Köyde yaşayanlar, herhangi bir işin kazançlarını arttıracağına dair uyarıları genelde gözardı etme eğilimindedir. Ancak bir uğraşın daha önce yaptıklarından daha fazla yarar getirdiğini görürlerse o işe dört elle sarılırlar. 1970'lerin başında çok az fındık tarımı yapılan bölgenin, bugün Türkiye'nin en kaliteli fındıklarını yetiştiren bir bölgeye evrilmesinde de böyle bir süreç vardır.
Yapılması gereken, devletin belli koşullar altındaki kişilere proje daveti yapması değil, inisiyatif alarak köylerde bu çalışmaları yapabilecek kişileri tespit etmesi ve bunların "Para kazanabileceğini" ispatlamasıdır.
İşin ikinci boyutu, köylerde yaşayanların, tarımın dedeler tarafından yapılan şey olduğu algısının kırılmasıdır.
Bunlar yapılamazsa, çok geçmeden Kızılderili şefinin söylediği gibi, "Paranın yenmeyeceğini göreceğimiz" günlerin de bir gün gelmesi ihtimali var.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com