VAPUR
18 Mayis 2016 09:05:51
Tarih 18 Mayıs 1919.
Karadeniz açıklarında, tek bacalı, pruvada bir bayrak
direği, orta kısmında aynı zamanda alt kısmı kamaralar olarak kullanılan kaptan köşkü, 48
metre uzunluğunda, Filizkıran fırtınasının dalgalarını yararak doğuya doğru
ilerleyen vasat bir geminin güvertesi...
Güvertede bir adam... Padişahın doğu illerinde askeri
birliklerin tasfiyesini gerçekleştirmek için, yüzyıllar boyu horlanan, cepheden
cepheye koşan, her gece yattığında barış rüyası gören savaşçı bir ulusun da
kurtuluş görevini omuzlarına yüklediği biri... Gemide bu ağır yükü
paylaşabileceği sadece birkaç arkadaşı var.
İçinden İstanbul'un, Boğaz'ın, Altınboynuz'un gökteki
yıldızların ışıltısını bastıran, kimileri milyonlarca ateş böceği gibi yanıp
sönen ışıklarıyla, cenup yönünde denize dik inen yamaçların üstünde tek tük
gözüken, son özgür Anadolu parçacığını kıyaslıyor.
Halep'in, Şam'ın,
Bosna'nın, Selanik'in, Sivas'ın, Erzurum, Diyarıbekir, Antep'in tüm
zenginliklerinin dünyada eşine az rastlanan bir zümrüt parçasına dönüştürdüğü
payitaht İstanbul'un yanında silik kalmış, altı yüz yıl boyunca payitahtta
gerçekleştirilen imar çalışmalarının onda birini alamamış, Yunus, Mevlana,
Dadaloğlu, Köroğlu, Pir Sultan Abdallar yetiştirmiş , yoksulluğu hayatın temeli
kabul etmiş bir kara parçası...
Gemi adamı meçhul bir geleceğe götürüyor. Geride bıraktığı
da önünde uzanan olaylardan daha öngörülebilir değil. Doğu görevine kendisini
görevlendiren padişahın, işgal altında ne kadar iktidar olacağı belli değil.
Zaten bir müstemleke hükümetine dönmüş olan kabine, yarın sabah ineceği doğu
Karadeniz kentinde ömrü savaşlar içinde geçmiş bu adama üstünde durabileceği
bir meşruiyet zemini sağlayabilir mi belli değil. Müstevlilerin savunma
bakanlığına bir ulak yollayıp kendisinin tutuklanmasını talep etmesi sadece an
meselesi. Geriye muzaffer bir ordunun komutanı olarak dönmekten başka çare yok.
Diğer ihtimallerin en hafifi kendini divanıharp önünde bulmak olacak.
Samsun'a daha önce hiç gitmedi. Burada yerel milislerin,
ordu komutanlarının kendisini nasıl karşılayacağı belli değil. Taşraya elini
kolunu sallaya sallaya gidip, hadi bir ordu toplayalım demek kolay iş
değildir. Bir zaptiye çavuşu emir
aldıysa daha limandayken büyük hayallere başlamadan nokta koyma gücüne sahiptir
orada. Doğu Cephesi komutanına gideceksin, destek isteyeceksin, o istemezse
kurumsal bir altyapı kurmak için çalışmalara başlayamazsın.
İçinde tam olarak nereden geldiğini bilemediği bir umut var...
Selanik'te doğduğu evde, yaz aylarını geçirdiği taşra kasabasında tarladaki
kargaları kovalarken, Trablusgarp'ta, Mezopotamya'da, Çanakkale'de gözleri
önünde can veren binlerce kişi, sırf onu o nihai, muhteşem hedefe götürmek
içinmiş gibi geliyor ona.
Hele Anadolu'da savaş çağrısını yaysın, hele düşmandan uzak,
cefakar Anadolu'nun kalbinde bir meclis kurmaya yetecek kadar zamanı olsun.
İngiliz kamuoyu ordunun terhisi için baskı yaparken, Fransa'da hükümet
devrilmiş, Rusya'da devrim yapılmışken Anadolu'nun derinliklerine girmeye cüret
edecek Yunanlıları geldikleri gibi İzmir'den geri yollamanın bir yolunu
bulacaktı.
İmparatorluk tacındaki mücevher gibi ışıldayan
Altınboynuz'un ihtişamını tüm bu ihmal edilmiş topraklara yayacak, aziz vatanın her köşesinde yıldız kümeleri
gibi ışıldayan kentler, bu kentlerin içinde başı dimdik yürüyen insanlar
yetiştirecekti.
Kömür, demir, mensucat, bakır, krom, çelik üretecek; buğday,
arpa, şekerpancarı, portakal, zeytin yetiştirecek; traktör, otomobil, tank, uçak, bisiklet,
pulluk, bilcümle sanayi işi edevatı yapacak, her gün daha güzel bir gelecek hayali içinde, yaşama
coşkusunu ta gönülden hisseden, hangi türden despot gelirse gelsin egemenlik
haklarına sonuna dek sahip çıkan bir toplumun özgür fertleri için zemin
hazırlayacaktı.
Yaslandığı küpeştede duruşunu düzeltti. Yeni bir ülke, yeni
bir mebuslar meclisi, yeni bir cumhuriyet, modern bir ülke ve ne getireceğini
bilmediği cesur, yeni bir dünyaya doğru yolculuk...
Dünya tarihindeki tüm büyük işler, bir yolculukla başlamaz
mı? Asıl yolculuklar hep daha önceki bir yolculuğun sonundan başlamaz mı? İşte yarın sabah olacak ve yepyeni bir
yolculuğun ilk adımları Samsun rıhtımında atılacak. Sonu ve bedeli ne olursa
olsun...
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tam bağımsız
bir Türkiye ideali için canlarını, kanlarını vermiş tüm silah arkadaşlarına ve
mübarek şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Vatan onlara minnettardır.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com