SOKAK ORTASINDA ŞİDDET...
24 Mayis 2016 08:54:13
Hafta sonu, tali yoldan hızla ana yolan çıkan bir sürücü, kendisini uyaran öğretmeni ve yanındaki arkadaşını darp etti, öğretmenin burnunu kırdı. Öğretmene on gün rapor yazıldı. Öğretmenin dersleri on gün boyunca boş geçecek yani.
Darpçının ruh halini açıklamak kolay değil. Sanki kamuoyu gözü önünde cereyan eden her şey bu türden şiddet eğilimi yüksek bireyleri üreten bir mekanizmaya dönüşmüş. Eğitim Sen İlçe Temsilcisi İbrahim Koç, bu durumda "Siyasilerin gerilim üretin söylemlerinin" belli ölçülerde etkili olduğu görüşünü savunuyor.
Koç'un yaklaşımı belli bir doğruluk taşıyor. Ancak tek başına açıklayıcı olmaktan uzak. Burada aynı zamanda siyasetin bile şiddet dili üzerinden prim arayışında oluşunun, toplumun temel yapısında nasıl bir değişikliğe işaret ettiğini de sorgulamamız gerekir.
Artık sabahları insanların birbirine selam verdiği, tanıdıkların ayaküstü hal hatır sorduğu bir toplumda yaşamıyoruz. Bir araya gelen gençler, okuldan, filmlerden, kızlardan, erkeklerden falan konuşmuyor. Günümüz itibarıyla altı yedi gencin bir araya gelip, kişilerarası iletişim kuralları içinde sohbet etmek yerine başları önde, cep telefonlarında bir şeylerle uğraşması garip karşılanmıyor.
***
Televizyonda batıları mütedeyyin bilinen kanallarda--rol modeli olarak toplumun önüne konulan güzel kızlar, yakışıklı erkeklerin büyük bölümü ardışık kavga sekansları canlandırıyor. Dizilerin büyük bölümü öyle veya böyle intikam teması üzerine kurgulanmış. İki insanın konuşarak bir meseleyi çözdüğüne ilişkin örnekler az.
Televizyon ve gazete haberlerinin üç ana kısmı var. Bunlardan birincisi İbrahim Koç'un dikkat çektiği siyasetçiler arasındaki kavgalar... İkincisi iç güvenlik operasyonları ve (Allah hepsine rahmet etsin)şehit cenazeleri... Üçüncüsü de cinayet, tecavüz, kundaklama vb... asayiş olayları.
Eğitim sistemi, çocuklara sosyal hayat içinde doğru ve dengeli davranışlar öğretme gibi bir fonksiyonu dışlamış durumda. Aynı sınıftan bir akranıyla problemi olan gençler topluyor grup arkadaşlarını, seferlere çıkıyor. Gençler arasında gayrımeşruluğun giderek daha fazla itibar kaynağı olduğu artık bilinmeyen bir şey değil. Başka biri üstünde zorlayıcı bir güç uygulayabilmek, gençler arasında birey olduğunu hissetmenin bir yolu oluyor her geçen gün...
Ve evet... Koç'un belirttiği üzere, siyasetin ayrıştırıcı dili de işe tuz biber ekiyor. Ayrı siyasal görüşte olanlar birbirinin görüşünü anlamak, dinlemek istemiyor. Farklı siyasal görüşlerin dile getirilmesini bile 'Kutsal olana saygısızlık' ile eşdeğer tutan parti fanatikleri var. Bilmem farkında mısınız; geçen yıl yaşanan tecrübeler, ayrı siyasal geleneklerin bir araya gelip hükümet kuramayacağı bir siyasal zeminimiz olduğunu gösterdi.
Manzara karanlık yani...
***
Şiddetin mağduru sanıldığından çok daha geniş...
Değişim'de yer alan haberde, darp edilen ortaokul öğretmen, burnunun k ırıldığını, on gün rapor aldığını anlattı. Öğretmenin ailesinin yaşadığı üzüntüyü empati engelli olmayan herkes rahatça algılayabilir. Oysa öğretmenin ifadesine göre, sayıları 300-360 arasında olan öğrencilerinin dersleri on gün boyunca boş geçecek. Belki farkındadırlar, belki değildirler ama bu öğrencilerin, onları TEOG sınavına hazırlamayı iş edinmiş velilerinin de çocuklarının eksik eğitim alması nedeniyle bir mağduriyeti var.
Sokak ortasında kartopu yüzünden öldürülenler mi dersiniz, alacak verecek meselesinde kurşun yağmuruna tutulanlar mı, sevgilisi, eşi tarafından öldüresiye dövülüp canına kıyılan kadınlar mı dersiniz... Hepsinin mağduriyet çemberi haberlerde görülen dar çerçeveyi kat be kat aşan bir büyüklüktedir.
Toplumsal dokumuzun neden gül yanaklı bebelerden, yumruklu, muştalı, silahlı canavarlar yarattığını sorgulamadıkça toplumsal huzura ulaşmamız mümkün değil. Zira şu anda gidişat iyiye doğru değil.
Bir şekilde aklımızı başımıza devşirmemiz gerek.
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com