KENT KONSEYİ ALGISI...
12 Temmuz 2016 09:01:14
Kent Konseyi seçimlerinde beklenenler oldu. Birincisi ağız dalaşına varan polemikler yaşandı, ikincisi de Adem Öztürk seçildi. İkisi de bekleniyordu, ikisi de oldu.
Ne bekleniyordu ki? Mali olarak Ereğli Belediyesi'ne bağımlı bir yapının, belediyeyi elinde tutan AK Parti grupları (grubu değil), kendi içinde çekişmeleri nedeniyle muhalefete destek verip, Konseyin muhalif gruplara mensup biri tarafından yönetilmesine izin mi verecekti? Belediye (dolayısıyla da başkan Uysal) kontrol altında tutabilecekken, demokratik görünme uğruna tarafsız mı kalacaktı?
Kdz Ereğli söz konusu olduğunda bunların da mümkün olduğuna inanan birçok kişi vardı ama AK Parti'nin er geç kendi adaylarının arkasında duracağı da biliniyordu pekala.
Hukukilik konusuna gelince, 2009 yılında yapılan kent konseyi seçiminde, Kadın Kurulu, Gençlik Kurulu vb kurulların tamamı için belediye blok liste aday gösterdi. Blok listeye karşısında anlaşılmaz biçimde, konsey organlarına bireysel aday olanlar birlikte oylandığına tanık olundu. Bu yaşandıktan sonra hukukilik tartışması abesle iştigal. Zira konsey yasasının yönetimini seçenler açısından pek bir anlam ifade etmediği de anlaşılıyor. Yani belediyenin sonucu kibarca lehine çevirmeye çalışmasının, olmadığında da züccaciye dükkanına dala n fil gibi her şeyi anaforlandırıp istediği neticeyi alması da beklenen bir şeydi.
Yine de bir şeyin bekleniyor olması, onun doğru ve etik olan olduğunu göstermiyor. Muhtemelen netice değişmeyecekti ama keşke üç adaylı bir seçim yapılsaydı da şu gereksiz tartışmaların hiç değilse birazı en baştan bertaraf edileydi.
***
Ereğli'nin, Zonguldak'ın çeşitli alanlarda büyük problemleri var. Zaman zaman bunlar yazılıp çiziliyor. Trafik, işsizlik, altyapı, istihdam, ekonomik gerileme vesaire...
İşbaşındaki kurumların bu sorunlarla yeterince aktif şekilde ilgilenmediğine yönelik bir algı her geçen gün serpilip gelişiyor. Gün geçmiyor ki özellikle sivil toplum kesimlerinde farklı oluşumlar kurulması suretiyle getirilmek istenen çözüm arayışları gündeme gelmesin!
Bu sütunların bir öncekinde, esas sorun çözme anahtarı olmadığı halde, birlik beraberlik arayışlarının ilçede yaygın olduğu belirtilmişti. Bu arayış ifadelerinin büyük bölümü bu sivil toplum kuruluşlarının temel mantaliteleri ile sorun çözmenin mümkün olmadığına inananların (ki sayılarının oldukça fazla olduğu anlaşılıyor) bir üst sorun çözme birimi oluşturma talebidir. Yani Kent Konseyi'nin bir çeşit "Temsilciler Meclisi" görevini üstlenmesi de bekleniyor.
Sivil toplum örgütlerinin böyle bir meclis oluşturmak istiyor olması, bunun olabileceği anlamına gelmiyor. Tıpkı Kent Konseyi'nin daha işlevsel hale getirilmek istenmesinin onu daha işlevsel kılmayacağı gibi.
Doğrudur... Seçimler yüzde yüz demokratik ortamda yapılsaydı bile asıl istenen hedefe ulaşmak mümkün olmayabilirdi. Bu şekilde kırıp dökerek yapılan bir seçimin ardından ise bir hedef belirlemek bile mümkün olamayabilir.
Yani beklentiler iyimser değil.
***
Yine de beklentiler tümüyle gerçekleşseydi, bugünden geleceğin tarihini yazmak mümkün olabilirdi. Süreçlerin gerçekleşmesi esnasında bir sürü önceden öngörülemez faktör ortaya çıkar ve süreçleri beklenmedik yönlere çevirir. Kaçınılmazdır bu.
Kent Konseyi Başkanlığı görevine seçilen Adem Öztürk rastgele birisi değil. Daha önce en zor dönemde Ak Parti İlçe Başkanlığı görevinde bulunmuş, bürokrasiyi, Ak parti içindeki dengeleri çok iyi bilen bir isim. Aynı zamanda avukatlık mesleği nedeniyle hukuki altyapı kurmak açısından oldukça avantajlı biri.
Yeni bir kent konseyi yönetimi var ve bu yöneticilerin büyük bölümü daha önceki eksiklikleri görmüş, bazıları eleştirmiş isimlerdir. Düşük profilli konseylerin ilçeye katabileceği bir şey olmadığını biliyor olsalar gerek.
Sırf bu olgular bile yeni konsey yönetimine bir süre verilmesi için yetmeli. Yetmeli de bu süreye sahip olabilirler mi, olmazlar mı bilinmez... Zira yukarıda beklenenler arasında sayılmayan bir şey daha var. O da yeni yönetimin de daha seçilmeden başlayan "Düşük Profilli Konsey Algısı" ile mücadele etmesi gerekeceği. Bu mücadeleyi kazanırlarsa ne ala... Kazanamazlarsa protokol ziyaretlerini aşan bir faaliyet beklemek yersiz olacaktır.
Bakmayın algıların kaynağına... Gelecek kaybedenlerle, çekilenlerle falan değil, kazananlar ve sorumluluk üstlenenlerce kurgulanır. Bu yüzden hemşerilik bilincinin gereği olarak, sorumluluğu üstlenenlere "Hayırlı olsun" denilmeli...
Sonrasını görelim bakalım!
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com