SEKİZ GÜNÜN AHVALİ...
25 Temmuz 2016 08:41:05
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden sekiz gün geçti. Pazartesi günü siz gazetenizi elinize alıp bu yazıyı okurken on gün olacak.
Bu arada ilk günlerde korku ve endişeler arasında muğlak kalan birçok şeyin gün geçtikçe netleştiği görülüyor.
Sol kesim, cumhuriyetçiler, bir kısım liberaller, ulusalcılar diye tanımlanan gruplar, belki otuz yıldır eskiden cemaatçi, sonradan hizmet hareketi diye tabir edilen kesimlerin devlet içinde giderek güç kazanmasından rahatsızdı. Bunun önüne geçilmesini istiyordu. Bu kesimlerin büyük çoğunluğu, cemaatin tasfiyesi için AK Parti'nin de tasfiye edilmesi gerektiğine inanıyorduki bu görüşün yanlışlığı yaklaşık dört yıldır iyice ortaya çıktı.
Aynı kesimler, bugün FETÖ diye tabir edilen yapılanmanın tasfiye sürecine herhangi bir itiraz getirmiyor. Aynı kesimler bugün de hükümetin ilan ettiği olağanüstü hal uygulaması nedeniyle AK Parti'nin krizi fırsata dönüştürdüğü, demokratik kısıtlamaların kalıcı olabileceği endişesini taşıyor. Bu görüşün haklı olduğuna yönelik şu ana dek net, itiraz kabul etmez bir kanıt bulunmuyor.
Hükümet cephesi, olağanüstü halin en kısa sürede, hatta sürenin yarısında kaldırılabileceğine yönelik açıklamalarda bulundu. Bu doğruysa, bu endişeler yersiz demektir. Eğer süre yetmeyip uzatılırsa, bu endişeler daha da derinleşecektir. İktidara muhalif ulusal gazeteler, bir yandan darbecilere karşı tutum alırken, bir yandan da OHAL uygulamasına rağmen eleştirilerini sürdürebiliyor. Bu durum da kısa sürede demokrasinin kurumları ve TBMM'nin işlerliğini kazanacağı görüşünü destekliyor.
Elbette gösterilerin ilk akşamki coşkusu da yok. İlk akşamki gösteriler esnasında sokaklarda çeşitli partilerden insanlar gözlemleniyordu. Her birinin hangi saiklerle meydanlarda olduğunu kestirmek mümkün değil ama cemaatçi olarak bilinen bazı kişiler bile sokaklardaydı.
Şu kadarı söylenebilir; Mavi Marmara olayının ardından Cemaat ve Hükümet dershanelerin kapatılması konusunda karşı karşıya kaldığında, daha önce cemaatçi olarak bilinen birçok kişinin AK Parti saflarında kalmayı tercih ettiği de bir gerçek. Bu yüzden daha önce yapıştırılan yaftalar, 15 Temmuz akşamında ne kadar doğruyu temsil ediyordu bilmek mümkün değil.
Aradan yedi gün geçtikten sonra da Demokrasi nöbeti adı altında gösteriler sürüyor ama ilk iki-üç akşamın çok siyasal görüşlü gösterileri, yerini tekil bir yapıya bıraktı. Bu yapı aynı zamanda büyük orandamuhalefet partilerinin mensuplarını darbeci olduğunu iddia eden bir tutum içine girerek onları dışladı. Sonra da ötekileştirdikleri bu grupları yine büyük orandameydanlardaki gösterilere destek vermemekle suçladı. Darbeden sekiz gün sonra darbe karşıtlarının gerçek bir bütünlük içinde olduğunu söylemek zor.
Darbenin askeri lideri konusunda kesin bir bilgi yok. Daha önce kesinmiş gibi servis edilen bilgiler de son dönemde kuşkulu hale geldi. Artçı darbe girişimleri olduğuna dair (Mesela Bolu'da yaşanan olay bunun örneği) sosyal medya paylaşımları kamu görevlilerine yardımdan ziyade ayak bağı oldu. Bu durum, ülkenin sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen büyük bir dezenformasyon dalgası içinde kaldığını gösterdi.
Sosyal medyada gözlemlenen bir diğer olay da, darbe girişimi ve hükümetin tedbirleri konusunda şüphelerini dile getirenlere yönelik sert ifadelerle cevap verilmesi oldu. Bunları münferit kabul etmek gerekir, zira muhalefet partilerinin liderlerinin tamamı gibi, muhalefet partilerine mensup kişilerin çoğu da darbe karşıtı tutumlar içine girdi. Bu kişiler, darbe karşıtı olmanın mutlaka iktidar yanlısı olmakla aynı anlama gelmeyebileceği, iktidara muhalif olmanın da darbe taraftarı olarak tanımlanmasının yanlış olduğu görüşüne sahip. Hükümete yönelik tedbirlere şüpheyle yaklaşanlar, aynı zamanda iktidar partisinin tabanına yönelik bir korku da besliyor gibi...
Cemaat-Hizmet Hareketi veya FETÖ ile ilgisi olsun olmasın, sevmediklerini ihbar etmeye yönelecek kişilerin insanın başına iş açabileceğine yönelik bir kaygı da var toplumda... İspatı olmayan, husumete dayalı ihbarların sahiplerine yönelik bir tedbir alınması belki de yararlı olacaktır. Müfterilere prim vermek kimsenin işine yaramaz. Toplumun (bunda istisna yok) tamamı, kurunun yanında yaşın yanmaması, ak koyun ile kara koyunun net olarak ayrılması, suçu olanın cezasını çekmesi, masumların korunması dileğini paylaşıyor.
İlk hafta söz konusu olduğunda olağan durumlar bunlar... Öte yandan Ereğli'de güvenlik güçleriyle toplum arasında son yıllarda oluşan güven ilişkisinin OHAL döneminde de devam ettiğini gözlemlemek olayın pozitif taraflarından...
İlk sekiz günde ahval böyle...
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com