![ÖKKEŞ MECLİSTE...](https://www.degisimmedya.com/image/editor/3437_huseyin-aksakalim.jpg)
ÖKKEŞ MECLİSTE...
26 Ekim 2016 08:58:30
Yaşadığımız dünyada problem çok. Gün oluyor, daha önce hiç görmem dediğimiz şeyleri görmeye başlıyor, yoğurdun kara, kömürün beyaz olduğunu düşünmeye başlıyoruz.
Ama elbette yaşamak bir anlamda da hatırlamaktır. Kafalar fazla karıştığında bugünü anlamak için geçmişe ufak tefek yolculuklar insanın yolunu açabiliyor. Zaten yaşam geçmişe bakarak anlaşılıp, geleceğe bakarak yaşanmaz mı?
Mesela FETÖ darbe girişimi yaptı, ders kitaplarını bu örgüt mensuplarının hazırladığı ortaya çıktı. Kitaplar toplandı, yerine kısa sürede kitap verilecek denildi.
Fakat okullar açılalı bir ayı geçti, günler geçiyor ama ilk ve orta dereceli okullarda daha öğrencilerin doğru düzgün kitabı yok. Dahası öğretmenler hangi yayınevinin terör uzantısı olmadığını bilemediğinden, kaynak kitap önermekte de sıkıntı yaşıyor. Veliler kendi inisiyatifleriyle kitapları ediniyor ama bu kitapların okullara götürülmesi yasak. Çünkü öğretmenler bu kitapları tavsiye ettiği zannı altında kalmaktan korkuyor.
Maarif'in bu konuda ne düşündüğünü kestirmek kolay değil. Gıslavet lastiklerle okul yolunu tuttuğumuz, kitapların alınması için önce okuldan liste, ardından ilçe merkezine giden bir akraba bulma zorunluluğu varken bile kitaplar ilk hafta içinde tamamlanırdı. Yoksa çocuğun devletin tüm kurumlarını tüm haşmetiyle temsil eden öğretmenden bir araba sopa yeme ihtimali vardı.
Kırk yıl düşünsem böyle bir şey aklıma gelmezdi. Maarif Vekaletişimdilerin Milli Eğitim Bakanlığıaçısından belki kitap gerekli bir şey de değildir. Ne de olsa elinde kitap gezenler bir süre sonra sorgulamaya başlıyorlar. Kitaba erişemeyenler zırt pırt yapılan sınavlarda dezavantajlı olur mu?
Hiç kitap götürülmesi yasak okul olur mu?
Oluyormuş demek!
***
Bugünlerde çocukluk ile delikanlılık arasındakiler pek bilmezler ama 1970'lerin çocuklarının iki idolü vardı. Biri ortalama bir memur ailesinin aydınlık bir gelecek için hazırladığı, her şeyin doğrusunu bilen ama ne hikmetse bu duruma uyumsuz şekilde devletin Cin Ali adını verdiği seri kahramanıydı.
Öbürü de yetişkinler için yazdığı kimi roman ve öyküleri dönemin siyasi iktidarları tarafından pek tercih edilmeyen Muzaffer İzgü'nün, köyden kente göç etmiş, bir yandan şehir yaşamına uyum sağlamaya çalışan, bir yandan geçimini temin için sürüyle işe girip çıkan bir ailenin, sürekli yeniliklerle karşı karşıya gelen, ekmeğini taştan, oyuncağını topraktan çıkaran çocukları Ökkeş idi.
Cin Ali serileri, okul kitaplarının ortak niteliği olan didaktik bir üsluba sahipken, Ökkeş ve ailesi her aşamada karşılaştıkları durumları sorgulatan olaylar yaşarlardı. Ne Cin Ali, ne de Ökkeş televizyon, bilgisayar dünyasında kendisine var olamadı. Çocuklar görsel malzemelere kitaba göre çok daha kolay ulaşabiliyor.
Malum yıllar kehribardan mamul teşbih boncuklarının parmaklar arasında ilerlediği gibi akıp gidiyor. Yaşlılar ölüyor, gençler yaşlanıyor, çocuklar büyüyor. Bu minval üzere Cin Ali'nin hallice bir lise eğitiminden sonra bir fen ve edebiyat fakültesinden mezun olduğu, formasyon eğitimi alarak KPSS'ye girdiği ve aynı şekilde memur olduğu geliyor akla.
Ökkeş'in durumu biraz karışık. Ben de başkasından işittiğimden doğruluğunu teyit şansı yok ama olay şöyle:
Şimdiki adı İletişim Fakültesi olan, eski Basın Yayın Yüksekokulu'nda, spiker yetiştirmek için konulan Konuşma Sanatı dersini veren Ankara Radyosu gediklilerinden bir öğretim görevlisi öğrencilerin sığlığından şikayet etmektedir. Öğrenciler her fırsatta kendi dönemini övüp, yenilerde yetişenlerin cehaletini yüzüne vurmaktan keyif alan bu hocanın tutumuna kızarlar ama bir türlü de cevap veremezler.
Bir gün hoca yine "Bizim gençliğimizde..." diye başlayan bir tiradın sonunda "Zamaneler kitap da okumuyor. Mesela Haşim'i ne bilirsiniz, Fikret'i aşiyan'ı" derken, bunalmış öğrencilerden birine hitap eder:
"Mesela sen kitap okur musun?"
"Okurum hocam!"
"En son ne okudun?" diye düşünce zincirini izler öğretim görevlisi!
"Siyaset okudum hocam."
Hoca sıkıştırmayı sürdürür: "Siyaset diyorsun ama kitabın bir ismi yok mu?"
Arkadaşları arasında en fazla kitap okuyanlar arasında olduğu bilinen üniversite öğrencisi sinirden sıktığı dişleri arasından cevabını verir:
"Ökkeş Mecliste!"
Bu olayın ardından ne zaman hafızanın kıvrımlarından çıkagelse, Cin Ali'nin ezeli rakibi Ökkeş'in siyasete atıldığını varsaymışımdır. Okula kitap götürmenin yasak olduğu post apokaliptik bir dünyada Ökkeş bakan, Cin ali müsteşar olur muydu dersiniz?
ETİKETLER : Yazdır
Diğer Yazıları
© degisimmedya.com
İletişim Bilgileri Künye İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz. Tel : 0 372 322 27 30
E-posta: info@degisimmedya.com