MÜKELLEFİYET DÖNEMİNİN SON MADENCİSİ...
Yayınlanma : 11-11-2011 | 15 : 46 40
Güncelleme : 11-11-2011 | 15 : 46 40
Zonguldak Ereğlili Araştırmacı Yazar Murat Kara, 8 Kasım Kömür Günü dolayısıyla Mükellefiyet Dönemi&8217;nde çalışan son madencilerden biri olan Mehmet Taşdelen&8217;i ziyaret etti.
Zonguldak Ereğlili Araştırmacı Yazar Murat Kara, 8 Kasım Kömür Günü dolayısıyla Mükellefiyet Dönemi’nde çalışan son madencilerden biri olan Mehmet Taşdelen’i ziyaret etti. Kara, emekli madenciye “Son Mükellefler: Ereğli Kömür Havzasında Zorunlu Çalıştırma; 1940-1947” adındaki kitabını armağan etti.
Mehmet Taşdelen, Sücüllü köyündeki evinde gerçekleşen ziyarette yaptığı açıklamada, 1926 yılında doğduğunu ve 16 yaşında Madende çalışmaya başladığını anlattı.1942-1944 yılları arasında iki yıl çalıştıktan sonra, 18 yaşına bastığında kendisine mükellef görevi çıktığını dile getiren Taşdelen şöyle konuştu: “Köyümüzün mükellef görevi Kozlu’da idi. Ben de Kozlu’ya gittim. Ocakta tamirci olarak çalıştım. Ocağın tamirine bakıyordum. Kömürde hiç çalışmadım. 2 sene Kandilli, 2 sene de Kozlu’da çalıştıktan sonra askere gittim.”
“SIKI DİSİPLİN KURALLARI VARDI”
Mükellef görevinde çalışmanın, bugünkü çalışma ortamlarına göre çok farklı olduğunu ifade eden Taşdelen “Çok sıkı disiplin kuralları vardı. Mükellef görevinde pavyonda kalıyorduk. İşletmenin verdiği temiz elbiseleri ve iş elbiselerini giyerdik. İşe girerken temiz elbiselerimizi asar, iş elbiselerimizi giyerdik. Çıkınca temiz elbiselerimizi giyer ister gezmeye gider, ister pavyona gidip yatardık. Mükellef görevinde köye gitme imkanımız yoktu. Gitsek bile iş saatinde geri dönmek zorundaydık. Eğer üç gün arka arkaya işe gitmezsek, firar kabul edilip tahkimata sürülürdü. Bartın tarafında mükelleften kaçanların çalıştırıldığı bir yer vardı. Sürgüne gidenler 3 ay boyunca orada çalıştırılırdı. Pavyonda yatarken kontrol görevlileri gelip uyuyanların temizlik kontrollerini yapardı. Ayağı kirli olanı uyandırır banyoya gönderirdi.”
39 YIL MADEN İŞÇİSİ OLARAK ÇALIŞTI
Mükellef görevi bittiğinde Kandilli´ye (Armutçuk) gönderildiğini dile getiren Taşdelen, sözlerine şöyle devam etti: “Köyümüzün çalışma alanı olarak Kandilli belirlenmişti. Fakat Kandilli´ye gitmeden önce askerliğimi de yaptım. Daha sonra Ereğli Kömürleri İşletmesi Kandilli kömür ocağında hızarda çavuş ve şef olarak çalıştım. 16 yaşında madende çalışmaya başladım. 55 yaşında emekli oldum. 11 bin gün yevmiyem çıktı. Hiç kömür işçisi olarak çalışmadım. Tamir ve hızar ile ilgili konularda çalıştım. Köyümüzde halen mükellef görevinde bulunmuş 4 kişiyiz. 25 Mayıs 1926 doğumluyum. Köyümüzde mükellef hizmeti yapan herkes 1926 doğumlu. Murat Beyle kitabı için mülakat yapmak için geldiğinde tanıştım. Kitabın çıktığını duydum ama tanıtımına katılamadım. Kendisi de mükellef olan köylüm Hasan Korkmaz’a sordum kitabı okumak için. O da başkasına verdiğinden bir türlü temin etme fırsatı bulamamıştım. Kendisine bu bayram günü ziyaretinden ve kitabını getirmesinden dolayı teşekkür ediyorum."
KARA: AZ BİLİNEN BİR KONU
Araştırmacı Yazar Murat Kara, “Mükellef Dönemi” olarak bilinen dönemi ele almasının nedeninin kendisinin de madenci bir aileden gelmesi olduğunu söyledi.
Kara şunları ifade etti: “Konuyu Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Yüksek Lisans tezi olarak seçtim. Bu bölgede fazla bilinmeyen bir konu var. Madenlerde 1940-47 döneminde yöre köylülerinin zorla madende çalıştırılması konusu. Yola çıkarken bu dönemde çalışmış insanlardan sağ bulabilir miyiz diye endişemiz vardı. Sonra önce Tepeören köyünden birini buldum. 25 kişiye ulaştım. 24 kişi bilfiil bu dönemde çalışmış. Biri de babası çalışmış. Onunla da tanık olarak ailelerin nasıl etkilendiğini anlamak için konuştuk. Aslında 50 kişi kadar bulduk, ama 25 kişiyle görüşme imkanı bulabildik. Bunu akademik literatüre girmesini sağladık. Sonra da kitap olarak basmak ve daha geniş kitlelere ulaştırma fikri ortaya çıktı. Emek tarihi alanında otorite isimlerden Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Makal ile Zonguldak’tan Erol Çanta ile görüştük. İkisi de bu konuda otoritedir. 14 Ocak 2011’de kitabın tanıtımını gerçekleştirdik. Mükellef görevinde çalışanlar da tanıtıma katıldı, onlara kitaplarını sunduk. Mehmet Taşdelen rahatsızlığı dolayısıyla İstanbul’da idi. Bayramını kutladık, bu vesileyle onları da yad etmiş olduk.”
MÜKELLEF DÖNEMİ NEDİR?
Derlenen bilgilere göre, Türkiye Emek Tarihi ve Kömür Üretimi tarihinin trajik bir dönemi olarak kabul edilen Mükellefiyet Dönemi, 1940-1947 yılları arasında yöre halkından binlerce kişinin kömür madenlerinde zorunlu çalışmaya tabi tutulması olayıdır.
1940 yılında İkinci Dünya Savaşı koşulları içinde, devlet artan işgücü sıkıntısını aşmak için 18 Ocak 1940 tarihinde yürürlüğe koyduğu 3780 sayılı Milli Koruma Kanunu’nu çıkarır. Bu tarihten sonra Zonguldak Havzasında Dilaver Paşa Nizamnamesine göre daha baskıcı ve yöntemler geçerli olur. 28 Şubat 1940 yılında yayınlanan bir kararname ile Zonguldak kömür havzasında “İş Mükellefiyeti Müdüriyeti” kurulur. Görevli memurlar, muhtar aracığıyla köylerden işçi toplar. Maden ocaklarında çalışmak istemeyen kaçakları bulmak için de tahkimat komutanlığı kurulur. Uygulama 1947 yılına kadar sürer.
Zorunlu çalışma uygulamasına karşılık üretimde anlamlı bir değişim meydana gelmemiştir. Satılabilir kömür üretimi 1941-48 yıllara arasında yılda 2 milyon 125 bin ton ile 2 milyon 670 bin ton arasında değişir. Sadece 1942 yılında 1 milyon 814 bin tona düşer. Tek parti döneminde, özellikle mükellefiyet uygulamasında gördükleri baskılar, yerel halkın o dönemdeki politik tercihlerinde de etkili olmuştur.
Mehmet Taşdelen, Sücüllü köyündeki evinde gerçekleşen ziyarette yaptığı açıklamada, 1926 yılında doğduğunu ve 16 yaşında Madende çalışmaya başladığını anlattı.1942-1944 yılları arasında iki yıl çalıştıktan sonra, 18 yaşına bastığında kendisine mükellef görevi çıktığını dile getiren Taşdelen şöyle konuştu: “Köyümüzün mükellef görevi Kozlu’da idi. Ben de Kozlu’ya gittim. Ocakta tamirci olarak çalıştım. Ocağın tamirine bakıyordum. Kömürde hiç çalışmadım. 2 sene Kandilli, 2 sene de Kozlu’da çalıştıktan sonra askere gittim.”
“SIKI DİSİPLİN KURALLARI VARDI”
Mükellef görevinde çalışmanın, bugünkü çalışma ortamlarına göre çok farklı olduğunu ifade eden Taşdelen “Çok sıkı disiplin kuralları vardı. Mükellef görevinde pavyonda kalıyorduk. İşletmenin verdiği temiz elbiseleri ve iş elbiselerini giyerdik. İşe girerken temiz elbiselerimizi asar, iş elbiselerimizi giyerdik. Çıkınca temiz elbiselerimizi giyer ister gezmeye gider, ister pavyona gidip yatardık. Mükellef görevinde köye gitme imkanımız yoktu. Gitsek bile iş saatinde geri dönmek zorundaydık. Eğer üç gün arka arkaya işe gitmezsek, firar kabul edilip tahkimata sürülürdü. Bartın tarafında mükelleften kaçanların çalıştırıldığı bir yer vardı. Sürgüne gidenler 3 ay boyunca orada çalıştırılırdı. Pavyonda yatarken kontrol görevlileri gelip uyuyanların temizlik kontrollerini yapardı. Ayağı kirli olanı uyandırır banyoya gönderirdi.”
39 YIL MADEN İŞÇİSİ OLARAK ÇALIŞTI
Mükellef görevi bittiğinde Kandilli´ye (Armutçuk) gönderildiğini dile getiren Taşdelen, sözlerine şöyle devam etti: “Köyümüzün çalışma alanı olarak Kandilli belirlenmişti. Fakat Kandilli´ye gitmeden önce askerliğimi de yaptım. Daha sonra Ereğli Kömürleri İşletmesi Kandilli kömür ocağında hızarda çavuş ve şef olarak çalıştım. 16 yaşında madende çalışmaya başladım. 55 yaşında emekli oldum. 11 bin gün yevmiyem çıktı. Hiç kömür işçisi olarak çalışmadım. Tamir ve hızar ile ilgili konularda çalıştım. Köyümüzde halen mükellef görevinde bulunmuş 4 kişiyiz. 25 Mayıs 1926 doğumluyum. Köyümüzde mükellef hizmeti yapan herkes 1926 doğumlu. Murat Beyle kitabı için mülakat yapmak için geldiğinde tanıştım. Kitabın çıktığını duydum ama tanıtımına katılamadım. Kendisi de mükellef olan köylüm Hasan Korkmaz’a sordum kitabı okumak için. O da başkasına verdiğinden bir türlü temin etme fırsatı bulamamıştım. Kendisine bu bayram günü ziyaretinden ve kitabını getirmesinden dolayı teşekkür ediyorum."
KARA: AZ BİLİNEN BİR KONU
Araştırmacı Yazar Murat Kara, “Mükellef Dönemi” olarak bilinen dönemi ele almasının nedeninin kendisinin de madenci bir aileden gelmesi olduğunu söyledi.
Kara şunları ifade etti: “Konuyu Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Yüksek Lisans tezi olarak seçtim. Bu bölgede fazla bilinmeyen bir konu var. Madenlerde 1940-47 döneminde yöre köylülerinin zorla madende çalıştırılması konusu. Yola çıkarken bu dönemde çalışmış insanlardan sağ bulabilir miyiz diye endişemiz vardı. Sonra önce Tepeören köyünden birini buldum. 25 kişiye ulaştım. 24 kişi bilfiil bu dönemde çalışmış. Biri de babası çalışmış. Onunla da tanık olarak ailelerin nasıl etkilendiğini anlamak için konuştuk. Aslında 50 kişi kadar bulduk, ama 25 kişiyle görüşme imkanı bulabildik. Bunu akademik literatüre girmesini sağladık. Sonra da kitap olarak basmak ve daha geniş kitlelere ulaştırma fikri ortaya çıktı. Emek tarihi alanında otorite isimlerden Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Makal ile Zonguldak’tan Erol Çanta ile görüştük. İkisi de bu konuda otoritedir. 14 Ocak 2011’de kitabın tanıtımını gerçekleştirdik. Mükellef görevinde çalışanlar da tanıtıma katıldı, onlara kitaplarını sunduk. Mehmet Taşdelen rahatsızlığı dolayısıyla İstanbul’da idi. Bayramını kutladık, bu vesileyle onları da yad etmiş olduk.”
MÜKELLEF DÖNEMİ NEDİR?
Derlenen bilgilere göre, Türkiye Emek Tarihi ve Kömür Üretimi tarihinin trajik bir dönemi olarak kabul edilen Mükellefiyet Dönemi, 1940-1947 yılları arasında yöre halkından binlerce kişinin kömür madenlerinde zorunlu çalışmaya tabi tutulması olayıdır.
1940 yılında İkinci Dünya Savaşı koşulları içinde, devlet artan işgücü sıkıntısını aşmak için 18 Ocak 1940 tarihinde yürürlüğe koyduğu 3780 sayılı Milli Koruma Kanunu’nu çıkarır. Bu tarihten sonra Zonguldak Havzasında Dilaver Paşa Nizamnamesine göre daha baskıcı ve yöntemler geçerli olur. 28 Şubat 1940 yılında yayınlanan bir kararname ile Zonguldak kömür havzasında “İş Mükellefiyeti Müdüriyeti” kurulur. Görevli memurlar, muhtar aracığıyla köylerden işçi toplar. Maden ocaklarında çalışmak istemeyen kaçakları bulmak için de tahkimat komutanlığı kurulur. Uygulama 1947 yılına kadar sürer.
Zorunlu çalışma uygulamasına karşılık üretimde anlamlı bir değişim meydana gelmemiştir. Satılabilir kömür üretimi 1941-48 yıllara arasında yılda 2 milyon 125 bin ton ile 2 milyon 670 bin ton arasında değişir. Sadece 1942 yılında 1 milyon 814 bin tona düşer. Tek parti döneminde, özellikle mükellefiyet uygulamasında gördükleri baskılar, yerel halkın o dönemdeki politik tercihlerinde de etkili olmuştur.
Haber :
Bu Haber 4271 defa okundu
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor