NEYDİK... NE OLDUK... NEREYE GİDİYORUZ...
Ereğli'nin çalışkan köylüsü üretir, hayvancılıkla uğraşır; ne Erdemir'e ne Tersanelere nede başka bir işe gerek duymazdı. Şimdi köylerimiz terkedildi, kahvehaneler iş bulmayı bekleyen gençlerle doldu. Birçok çocuk 'hasat' kelimesinin ne anlama bile geldiğini bilmezken; yıllar öncesinde hasat zamanları bayram edası ile geçtiğini unutur olduk. <br>Bu haberde; Kdz Ereğli'de yaşanan ve Osmanlı döneminden bu güne uzanan tarımsal faaliyetler ile devletin üreticisine bakış açısına şahit olacak ve Ereğli-Devrek arası kara yolunun yapılmasının ne kadar önemli olduğunu örnekler eşliğinde daha iyi anlayabileceksiniz.
Osmanlı Salnamelerinde (Arşivlerinde)
KDZ. EREĞLİ'DE TARIM
(1302)Mahsulât-ı arzıye
EREĞLİ'DE NERELER ÜRETİLİRDİ;
Hınta, sair alef- darı mısır, çavdar kapluca - gernik (buğday) mahlût (karışım)-keten ceviz, fasulye, üzüm nar, kestane, incir, elma, armut, sair fevakihdir.
Dünyanın en eski buğdayı. (Gernik, kovulca nesli tükenen ağaçlar net) mahlût, buğday arpa ve çavdarın birlikte eşit ekilmesi...
1877: Sebze meyve ve sefain halatı kemik ve ağaçtan mamul hilal ve sahtiyan ve keten bezi imal ve ihraç edilir. Yıllık 2,5 milyon kantar maden kömürü satılır.
1306 (1889): Hınta, sair alef darı mısır, çavdar, kapluca, gernik, mahlût, keten, ceviz, fasulye, üzüm, nar, kestane, incir, elma, armut vs.
AFRİKA'YA SAMAN SATILIRMIŞ
Atalarımızın yaptığı tarım, Ereğli'nin yerli bitkileri yani tabii olarak yetişen bitkilerden oluşurdu. Burada dikkatimizi çeken bir şeyde; şimdiki Afrika ülkelerinin çoğu Osmanlı hâkimiyetindeydi. Ve Ereğli'den ot, hayvan yemi oranlarının getirilerek satılırdı.
ŞİMDİ NE HALE GELDİK?
100 yıl önce karasabanla yapılan tarımla dünyanın öbür ucuna tarım ürünleri satıyorduk. Sene 2013 Zonguldak Ereğli, Bulgaristan'dan somun alıyor! Sebebi için; 'insanlar çalışmıyor' diye söyleniyor. Sebeplerinden biri bu olabilir ama gerçek sebep bu değil!
İŞTE ASIL SEBEBİ!...
Bir dönüm arazinin çift sürülmesi, ekilmesi, taşınması yaklaşık 200 TL dir. Çıkan mahsul değeri ise 100 TL dir. Çiftçiler, normal olarak zararına iş yapmak istemiyorlar. Çok değil 10 yıl önce; mazot 50 kuruş, fındık 3 TL idi. Şimdi ise sütün litresi 70 kuruş, fındık 4 TL! Mazot ise 4,5 TL!.. Asıl sebep budur.
Atalarımız doğayla zıtlaşmazdı. Her köyde 15-20 çeşit armut vardı. Şimdi bu çeşitlerin çoğu yok. Oysaki Armut çok kârlı bir yatırımdı... 2-3 tanesi 1 kilo gelir ve fazla uğraştırmazdı. 1 kilo armudun 4-5 TL den satılabildiği de düşünüldüğünde!..
OSMANLI ÇİLEĞİ BİTTİ AMA!..
Şimdi deniyor ki 'Osmanlı Çileği bitti.' Kısmen bu doğru ama hala geç kalınmış değil. Hatta Türkiye'nin en kaliteli kara eriği, elması Kdz Ereğli'de yetişebiliyor. Bunu dile getiren ve 'hocaların hocası' olarak nitelendirilen Zonguldak doğumlu Prof. Dr. Ali Osman Özcan, Karadeniz Ereğli'nin tarihi ve kültürü üzerinde uzun bir zamandır araştırmalar yapıyor. Yaptığı araştırmalarda çok çarpıcı 'gerçekler' ortaya çıkartan Özcan, yakın bir tarihte Ereğli'de verdiği bir konferansta, Ereğli'nin kendi kültürüne sahip çıkması gerektiğini söylemişti.
ÇOK ÇARPICI BİR "DEVLET ÖRNEĞİ"!
Osmanlı'da, 3 yıl toprağını ekmeyen kişiden toprağı alınır, başkasına verilirdi. Toprağı alınan kişi başkasının yanında çalıştırılırdı. Yani her başını alan İstanbul'a veya başka bir şehirde 'iş bulayım' diye gidemezdi. O kişi çalışmaya teşvik edilirdi. Doğu Anadolu bölgesi geniş bozkırlarla doludur. Ruslar tarih sahnesine çıkınca Osmanlı'yı incelemişler. Onların tarım ve hayvanlara verdiği teşvikin daha fazlasını vererek bizim çobanlarımızı ve sürülerimizi kendilerininkine katmışlar. Daha sonrasında da, dedelerimiz daha fazla teşvik vererek bizim çobanları geri getirmişlerdi. (2 kuzu doğarsa 1 kuzu parasını devlet öderdi)
VE BİTMEYEN ÇİLE, EREĞLİ-DEVREK YOLU!..
Her genel seçimin bir yıl öncesinde gündeme gelir, ara ara güzergah boyunca 'gözler boyanır', seçim biter, çalışmalarda!.. Bu yaklaşık 60 yıldır böyle sürmüş. Ve dünyada başka bir eşi-benzeri daha yoktur.
Peki burası sadece basit bir yol mu? Yoksa başka bir önemli yanı daha mı var?
Ereğli için yaşamsal önem taşıyan ve ilçenin Ankara'ya, Devrek'in de (denize) bağlanmasında Ereğli-Devrek Yolu, kuşkusuz çok önemli. Yapımı tamamlanırsa (!) üzerinde üç belde ve 18 köyü bir birine bağlayacak 56 kilometrelik yol söz konusu.
Peki bu ne demek oluyor, birkaç örnekle açıklayalım
56 kilometrelik yolda Ereğli'ye en yakın köy Subaşı (Süleymanbeyler). Otomobille yaklaşık 20 dakikalık mesafede.
Güneşli Beldesinden (Çaylıoğlu) sonra gelen Ortaköy köyü. 56 kilometrelik yolun tam da ortası denebilir, yaklaşık 45 dakika da gidilebiliyor.
Ve Devrek'e en yakın Ereğli'ye de en uzak köy Armutlucuma'dan 5 kilometre sonra gelen Sakallar köyü, Ereğli'den otomobille 1 saatten fazla sürüyor.
Kısa mesafeli bu yolları uzun bir zamanda gidilmesinin sebebi; yolların çok bozuk, dar, virajlı ve uçurum kenarı olması. Bu yolu sürekli kullananlar, araçlarını yılda iki üç kez tamirciye götürmek zorunda kalmaları da cabası!..
Şimdi biraz hesap yapalım; bu yol normal standartlarda bir yol olmuş olsaydı;
-Erdemir, TTK, Tersane, dilme fabrikaları gibi ağır sanayide çalışan vatandaşlarımız ile yine ilçede esnaflık yapan vatandaşlarımız; en az 7-8 en fazla yarım saatlik zaman dilimi içinde işlerine köylerinde ki evlerinden doğru gidebilirlerdi.
-Böylelikle, şehirde kira vermek zorunda kalmaz; evinin önündeki suyu kullanarak suya, bahçesindeki sebze ve meyveleri kullanarak pazara para vermeyecekti.
-Böylelikle köy yaşantısından kopulmayacak, üretime ve hayvancılığa da devam edilecekti. Doğayla iç içe büyüyen çocuklarımız, 'sağlam nesillerimiz' olacaktı.
-Gençler, iş bulmak için Ereğli'ye gelmek zorunda kalmayarak, kendi bahçesinde yada tarlasında çalışarak ürettiğini şehirde satabilecekti. Kahveler işsiz gençlerle dolmayacak ve belediye ile siyasi partilerin kapılarında 'iş' diye dilenmeyeceklerdi.
-Ereğli'de insan yığılmaları olmayacak, kiralar ucuzlayacak, yaşam kalitesi yükselecekti.
HABERİN İÇİNDEN:
İKTİDARA DÜŞEN:
-Üreten köylüyü (çiftçiyi) desteklemek, üretmeye yönlendirmek.
-Başta Ereğli/Devrek Yolu olmak üzere, Türkiye'nin birçok yerendeki köylerin şehre bağlantı yollarını bir ön önce yapmak.
-Milletvekillerinin ve İl Genel Meclis üyelerinin, daha aktif çalışmalarını sağlamak.
MUHALEFETE DÜŞEN:
-Daha etkin çalışarak; muhalefet etmenin verdiği baskı unsurlarını kullanıp, üretime yönelik çalışmaların hayata geçirilmesinde etken rol üstlenmek.
VATANDAŞLARA DÜŞEN:
-Tükettiğimiz kadar üretemesek bile; üretmeye de yönelmek, üretene saygı duymak ve israftan kaçınmak.
-Bağ, bahçe ve tarla işlerinin de kazançlı bir iş kolu olduğunu görebilmek.
-Doğa ile bütünleşmenin en az şehir yaşantısı kadar önemli olduğunu unutmamak.
-Ödediğimiz vergilerin tekrar bizlere geri dönmesi için; hem iktidar hem de muhalefet unsurlarından hak talep etmek.
Haber bilgi desteğinden ötürü Araştırmacı Recep Samuncu'ya teşekkür ederiz...
Haber : Şafak Negüzel