ÖĞRENCİLERİNİN GÖZÜYLE CUMHURİYET ÖĞRETMENİ NACİYE KIPÇAK
Cumhuriyetçi, Atatürk İlke ve İnkilaplarına bağlılığı ile tanınan Karadeniz Ereğli'de 42 yıl öğretmenlik yapan rahmetli Kıpçak'ı saygıyla anıyoruz. Cumhuriyet değerlerine bağlılığı ve Cumhuriyetimizin 91. Yılı nedeniyle yeğeni Dilek Akça ve ve Öğrencileri öğretmen Naciye Kıpçak'ı anlattı.
Cumhuriyetçi,
Atatürk İlke ve İnkilaplarına bağlılığı ile tanınan Karadeniz Ereğli'de 42 yıl
öğretmenlik yapan rahmetli Kıpçak'ı saygıyla anıyoruz. Cumhuriyet değerlerine
bağlılığı ve Cumhuriyetimizin 91. Yılı nedeniyle yeğeni Dilek Akça ve ve
Öğrencileri öğretmen Naciye Kıpçak'ı anlattı.
Cumhuriyet değerlerine bağlılığı ile bilinen, 42 yıl Karadeniz Ereğli'de çalışan, 1955'li yıllardan 1980 yıllara dek toplam 42 yıl Karadeniz Ereğli'de öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan, eğitim camiasının sevilen, Cumhuriyet sevdalısı, efsane öğretmen Naciye Kıpçak 14 Mart Cuma günü Ankara'da vefat etmişti. Gözyaşları arasında Ankara Cebeci Asri Mezarlığında toprağa verildi.
Emekli olduktan sonra uzun süre Karadeniz
Ereğli'de yaşamaya devam eden Kıpçak son yıllarda ise Ankara'da Naciye Teyzenin yeğeni Çiçek Sumru
Akça'nın kızı Dilek Akça'larla birlikte yaşamına devam etti. Karadeniz
Ereğli'den Ankara'ya ziyaretine giden öğrencilerini gördüğünde oldukça
heyecanlanan Naciye Teyze'yi Cumhuriyetimizin 91. yılında da saygıyla anıyoruz.
Cumhuriyetçi
kişiliği ile bilinen, Atatürk İlke ve İnkılâplarından taviz vermeyen Naciye
Teyzeyi Ankara'daki yeğeni Dilek Akça ve Karadeniz Ereğli'de yetiştirdiği öğrencileri
Değişim Medya Haber Merkezine anlattı.
Naciye Teyzenin Yeğeni Çiçek Sumru
Akça'nın Kızı Dilek Akça'nın Gözüyle Naciye Öğretmen;
Annemin
teyzesi Naciye Kıpçak 1911 yılında kış mevsiminde Kırım'ın "Sivastopol"
şehrinde dünyaya gelmiş. Zekiye Şefika (Anneannem) adında bir ablası ve Nuri
Tuğrul isminde bir erkek kardeşi var. Nuri Tuğrul çok erken yaşta vefat ediyor.
Üç kardeşin anneleri vefat edince, üvey
anne ile yetişmiş, babaları Mehmet Rıza Kıpçak ile birlikte, üç kardeş daha
sonra Türkiye'ye gelip yerleşmiş ve okumuşlar. Anneannem ilkokuldan sonra
"Konya İlk öğretmen Okulu'nda" okumuş, öğretmen olmuş. Nuri Tuğrul Mühendis
olmuş. Babaları Milli Eğitim Bakanlığında memur olarak görevliymiş. Naciye
Teyze Ortaokul ve Liseyi okuyacağı Çamlıca Kız Lisesine nasıl gittiğini hep
anlatırdı. Boynuna belgeleri takılı, trene binmiş, İstanbul'a; Çamlıca Kız
Lisesine gönderilmiş. Onu okulun kapıcısı içeri almış. Müdüre götürmüş ve okul
hayatına başlamış. Naciye Teyze, dansı ve sporu çok sever, ağaçların
tepesinden inmezmiş. Tam altı sene Orta Okulu ve Liseyi Çamlıca Kız Lisesi'nde
okumuş. Onu tanıyanlar, onun ne ele avuca sığmaz bir çocuk olduğunu hep
anlatırlar.
"ANKARA GAZİ EĞİTİM TARİH COĞRAFYA
BÖLÜMÜNE BAŞLADI"
Üniversite
için Ankara'ya gelmiş ve Gazi Eğitim'in Tarih Coğrafya bölümüne girmiş. Yirmi
üç yaşında öğretmen olmuş. İlkokula iki sene geç gittiği için üniversiteyi iki
sene geç bitirmiş. İlk tayini Tarsus'a çıkmış. Orada, zehirli sıtma geçirmiş.
Çıkık elmacık kemikli, yeşilimsi çekik gözlü, düzgün vücutlu, beyaz tenli,
tombul ve orta boylu bir Tatar güzeli olan Naciye bu hastalıktan sonra çok
zayıflamış ve bir daha hiç kilo almamış. Tarsus'tan sonra Konya'nın Aksaray
ilçesinde ve Çankırı'da öğretmenlik yapmış. En son Karadeniz Ereğli'ye Hoca
olarak atanmış, Ereğli'yi çok sevmiş ve
başka bir yere gitmek istememiş. Emekliliğinden sonra bile bir süre Ereğli'de
kalmış. Ta ki yetmiş beş yaşına kadar. Daha sonra İstanbul'a geçiyor. Ablasının
İstanbul'daki evinde on yıl geçiniyor. Ve ablası rahatsızlanınca onun yanına
Ankara'ya gidiyor. O zamandan şimdiye gelinceye dek. İstanbul da'yken de doktor
olan yeğeninin muayenehanesinde bir süre sekreterlik yapıyor. Telefonlara bakıp
randevu veriyordu. Ben İstanbul'a gittiğimde hep onu ziyaret ederdim. Karadeniz
Ereğli'de olduğu gibi beni orada da gezdirirdi.
Daha sonra dediğim gibi 2000'li yıllarda Ankara'da ablasının yanındaydı. Ablasının evinde annem tarafından çok iyi bir şekilde bakıldı. Son günlerde yürümek yerine yatıp uzanmayı tercih ediyordu. Her zamanki gibi dışa dönük yaşadığı, neşeli ve esprili gençlik günlerindeki gibi her andan zevk alıyordu. Karadeniz Ereğli'de öğretmenliğe Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanmıştı. Tayini çıktı. 40'lı yaşlardan 70'li yaşlara kadar Karadeniz Ereğli'deydi. Yirmi üç yaşından altmış beş yaşına kadar, kırk iki sene öğretmenlik yaptı.
Naciye Teyze
öğretmenlik yaptığı senelerde elinde fener sinemalara gidip öğrencileri tek tek
sinemalardan toplar, okula getirirmiş. Öğrencilerinin numaralarını ezberler,
onları numaralarıyla çağırır hiç unutmazmış.
Naciye Teyze,
bana bunları zamanında anlatmıştı. Ben de Değişim Medya Haber Merkezi
okuyucularına bunları anlatmak istedim.
Benim
yeğeninin kızı olarak söylemek istediğim bir anısını da sizlerle paylaşmak
istiyorum;
" Naciye
Teyze, uçakla Ankara'ya gelmeyi
planlıyor. Ancak, rüyasında, bindiği
uçağın düştüğünü görüyor. Hemen gidip otobüs bileti alıyor. Otobüsle Ankara'ya
gelirken trafik kazası geçiriyor. Bacakları kırılıyor. Ankara'ya ablasının
yanına geliyor. O zaman elli beş yaşlarındaydı. Alçılı bacaklarıyla yere
kilimin üstüne oturur elleriyle kendini iterek koridorda ilerlerdi. İşte
bacaklarının kırıldığı ve çalışamayıp ablasının yanında kaldığı o zamanlar (
kız kardeşim ve ben 5-6 yaşlarındaydık) sedirde oturup bize masallar okur,
bizimle ilgilenir, oyunlar oynardı.
"ÖZGÜRLÜĞÜNE DÜŞKÜNDÜ, CUMHURİYET
GAZETESİ EKSİK OLMAZDI"
Naciye
Teyze, son derecede özgürlüğüne
düşkündü. Sporu yüzmeyi çok severdi. Büyükada'ya kamplara giderdi. Yirmi üç
yaşında sigara içmeye başlamış. Seksen yaşına kadar günde bir paket içmiş.
Gelincik sigarası içerdi. Hayvan dostuydu. Kedi ve köpeği çok severdi. 'Çakır'
adlı bir kedisi vardı. Naciye Teyze öğrencilerine Atatürk sevgisini aşıladı.
Her şeyden önce çok Atatürkçü bir insandı. Elinden" Cumhuriyet Gazetesi" eksik
olmazdı. Naciye Teyze aceleci, telaşlı, neşeli, esprili, yerinde duramayan,
özgürlüğünden ödün vermeyen, yaşamı çok seven olayları geçiştirip, onlara mizah
bir açıdan bakan, çok pozitif bir insandır. Onun yaşam savaşını tek başına
sürdürüp onun mücadelesini veren, özgürlüğünden asla ödün vermeyen, çok
kuvvetli bir kişiliği vardı. Otoriter bir öğretmen ve çok disiplinliydi.
Onun
öğrencilerine söylemek ve paylaşmak istediği şeyleri onu tanıyanlar çok iyi
bilirler. Atatürk'ü ve Devrimlerini çok iyi bilir. Atatürkçülüğü ateşli bir
şekilde savunurdu. Öğrencileri Atatürk'ü Naciye Hoca'dan öğrendiklerini
söylerler hep. Onun öğrencilerine söylemek istedikleri belli; " Atatürkçü
çizgiden ayrılmayın, Atatürk'ün izinden gidin ve çok çalışın çocuklarım"
dediğini duyar gibiyim. Naciye Teyze şu anda 102 yaşında ve hala yaşama
sevinciyle dopdolu. Sevgili Naciye Hoca ne olur bir 100 yıl daha yaşasaydın da
hep yanımızda olabilseydin ne olurdu? Seni öğrencilerin tüm Karadeniz
Ereğlililer hiç unutmadık, belleğimizde
çok canlı bir şekilde varsın ve var olacaksın. Seni hiç ama hiçbir zaman
unutmayacağız, o renkli kişiliğin ve
anılarınla belleğimize kazılı olarak kalacaksın.
Mekânın
Cennet, Toprağın Bol Olsun...
ÖĞRENCİLERİNİN GÖZÜYLE NACİYE KIPÇAK
Naciye Kıpçak Hocamı Kısaca Anlatabilir misiniz? Naciye Hocam Hangi Yıllarda Sizin Öğretmeniniz Olmuştu?
Mehmet Pestilci : (İş adamı/Esnaf):
1965-1966 yılları arasında, Karadeniz
Ereğli Orta Okuluna geldiğimde ilk defa buçuk numarayı o getirdi okulda üç
buçuk verirdi, dört buçuk verirdi
öğrencilere. Kızlara çok kızardı,
çok konuşurlardı. Sokakta denk geldiği zamanda yolda sözlü yapardı. Orada hemen
notunu verir, buçuk mu verdi ne verdiyse verir. Millet ona rastlamayayım diye
kaçardı önünden, gelirdi bana;
"- Mehmet ne yapıyorsun derdi" herkesi de
numarasıyla hitap ederdi. O yıllar için diğer hocalardan çok değişik bir
kişiliği vardı. Ayrıca Cumhuriyetçi bir öğretmendi. Atatürk İlke ve
İnkılaplarına bağlıydı, öğrencilerini de bu ilkeler doğrultusunda
yetiştirirdi.
Nazmiye Can (Önceki Dönem Kirmanlı
Mahallesi Muhtarı):
- 19 Mayıs
çalışmalarından dolayı biz Bey çayırı Stadında çalışma yapardık, Beden Eğitimi Öğretmenimiz Zeki Beyle
birlikte Naciye Hoca Hanımda oraya gelmiş. Biz derdik; "Naciye Hocanın ne işi var burada" diye, bir
bakardık orada bizi sözlü sınavına tabii tutardı. O anda çok kızardık ama sonradan onu bizim
için yaptığını bildiğimiz için de, notlarımızı yükseltmemiz için bize destek
olduğunu öğrendik. Naciye Hoca Hanım
yalnız yaşayan ama Karadeniz Ereğli'de çok dostluk ve dost kazanmış biriydi.
Bir de şunu anlatmak istiyorum, rahmetli eşim Nihat Can, Fikret Otyaman ile
yazışırdı. Fikret Otyaman'a bir gün Naciye Kıpçak'tan bahsetmiş, ondan gelen
bir mektup da;
"- Hala O Tatar Güzeli Naciye Kıpçak yaşıyor
mu? " Fikret Otyaman'ın da öğretmeniymiş Naciye Kıpçak . Fikret Otyaman'ı
bilmeyenimiz yoktur herhalde, Cumhuriyet
Gazetesi yazarıydı, eşiyle birlikte resim sergileri açan, sağlık
sorunlarıyla uğraşan ama hâla ayakta durmayı bilen biri, bununla ilgili de bunları söylemek
istedim.
Bu arada Naciye Hoca Hanımı rahmetle ve saygıyla anıyorum,
mekânı cennet olsun, ışıklar içinde yatsın diyorum.
İsmail İlhan (İşadamı):
Naciye Hoca, şöyle söyleyeyim. Benim ilk coğrafya dersimegirdiğinde, karşımda kısa boylu fakat çok tonton, sevecen bir Hocayla karşılaşmıştım. Tabi o beni şöyle etkilemişti, çünkü diğer Hocalarımızla ilgili bir Hoca edasıyla değil, bir anne edasıyla bize yaklaşmıştı ve o gün itibariyle de kendisi iki sene dersimize girmişti. Gayet de başarılı geçmişti, bir özelliği vardı sadece hocamızın, hocamız için Karadeniz Ereğli'nin her yeri okuldu. Sadece okulda değil, sizi nerede görürse görsün hemen sözlü yapardı, böyle bir özelliği vardı Hocamızın. Hatta onunla ilgili de, şöyle önceki zamanlara gelmiş iken bir anım var.
-Bir gün bakkala gittik
ekmek almaya, onun evinin yakınında oturuyordum çünkü o da oradaydı. Bakkalda
karşılaştığımızda hemen beni okul numaramla söyleyerek " Hadi Bakalım İlhan,
Seni Bir Sözlü Yapalım " dediğinde, tabi
biz çocuksu bir heyecan ile orada bilgilerden sözlü olduk ama nasıl oldum,
nasıl gittim ben de hatırlamıyorum, çok farklı bir Hoca değil ama çok farklı
bir çizgide mesleğini icra ediyordu. Onun dışında unutmadığım benim
hatırladığım şu var;
- Kendisi kısa boyluydu
ama kendisinden büyük bir çantası vardı, bütün dosyaları, bütün her şeyi onun
içinde saklıyordu. Benim şu anda hatırlayabildiğim, üzerinden bayağı uzun süre
geçtiği için, kendisinden öncelikle rahmet diliyorum, bunu en başta söylemem
gerekiyordu ama biz onun halen daha hayatta olduğunu düşünerek bu sorulara
cevap veriyorum şu anda. Onun dışında da çok fazla bir şey aklıma gelmiyor
çünkü dediğim gibi uzun bir zaman geçti üzerinden, 30 sene gibi bir zaman geçti
üzerinden ama şu bir gerçekti. Naciye Hocam bir de bir meslektaşı vardı Ahmet
Yener. Naciye Hocam Ahmet Hocamla çok iyi anlaşırlardı ve hep öğrencinin
menfaatine olan şeyleri yaparlardı. Hiçbir zaman bir cezalandırıcı, hiçbir
zaman öğrenci şöyle olsun böyle olsun gibi bir düşünce içinde olmamışlardır,
hep yapıcı olmuşlardır. Özellikle Naciye Hocam bizim genç olduğumuzu için,
gençlerin verdiği duyguları iyi bulurdu. O iki dönem benim için çok güzel
geçti. Özellikle Coğrafya Dersi, bir dönem Tarih Dersine de girmişti ama
özellikle Coğrafya Derslerinde bize bakmıştı o dönem. Onun dışında çok böyle
hatırladığım bir şey yok ama soracağınız bir şey varsa söylerim.
Ahmet Pestilci( Avukat):
1959-1960 yılları arasında Tarih, Coğrafya Öğretmenliğiolarak atanmıştı okulumuza Naciye Hoca. Bize Tarih, Coğrafya Derslerine geldi. Yaşayan En Eski Hocalardan biriydi. Kendisini çok severdim, öğretmenlik mesleğini kendisine şiar olarak edinmişti. Bazı özellikleri vardı. Örneğin, yazılı yaptığı zaman, yazılı kâğıtlarını hepimizin huzurunda okur, hepimizin huzurunda değerlendirirdi. Tabi aradan aşağı yukarı 55 senelik bir zaman geçti, bazı özelliklerini unutmuş olabilirim ama öğrenciler tarafından sevilen, o günkü şartlarda meslek kurallarına harfiyen uyan bir hocamızdı. Bizi her gördüğü yerde ortaokuldaki 35 Ahmet nasılsın, 55 İlker nasılsın, 140 Birol nasılsın diye hitap ederdi.
Naciye Hocamın Cumhuriyetçi bir kimliği de vardı. Atatürk İlke ve
İnkilâplarına bağlı bu ilkeler doğrultusunda bizleri yetiştirir, öğretmenlik
yapardı. Naciye Hocamın toprağı bol, mekânı cennet olsun.
Nurdan Oğuz (Eczacı) :
Onu çocuk yaşta tanıdım. İlkokuldan mezun olmuş Orta Okulahenüz adım atmıştım. On iki yaşındaydım, elmacık kemikleri çıkık, gözleri çekik Naciye Öğretmenimdi o benim. Hayat dolu mesleğinin hakkını veren müstesna insan Orta Okulda üç sene bize Tarih Dersi verdi. Disiplinli, işini bilen, öğrenciyi kendi taktiğiyle çalışmaya zorlayan müstesna bir insandı.
Bugün ki
değerlendirmelerine göre talebe başarısız ise hatayı kendinde arayan, başarılı
ise başarıyı talebesiyle her zaman yaşayan bir öğretmenimizdi.
Talebenin yakasını
bırakmaz her yerde her zaman bir şeyler öğretmeye çalışırdı. Onu her yerde
takip ederdi hiç unutmam günlerden Cumartesi, Karadeniz Ereğli'de park içindeki
Belediye Binasına çocuklarla beraber sinemaya gitmiştik. Film başladı, bir müddet sonra
Naciye Hanım elinde
küçücük el lambası ile Sinema Salonda talebe arayan, bulduğunu dışarıya alıp, sonra nasihatler
ederdi. Bütün derdi talebenin
başarısıydı. Saygıyla anıyorum. Mekânı cennet olsun.
Emin Semih Özkök (SMMM) :
Gülten Yazıcı (Emekli Bankacı) :
Suat Buzoğlu(Esnaf) :
Nerede olursan ol öğretmenlerimizden birini
gördük mü kaçacak yer arama veya eller yanda boyun bükük bir şekilde
selamlayarak geçmek gibi hallerimiz var,
Hele ki ilim irfanı ve
temizliliği öğreten okulumuzun Naciye hocası ( ALLAH RAHMET EYLESİN) hiç
unutamadığım Perşembe günü 3. saat dersi var 'YURTTAŞLIK BİLGİSİ' heyecan dorukta yazılı sonuçları okunacak,
ben kendimden çok eminim ders kitabını ezberlemişim ve iyi sonuç alacağım tabi
alınacak en büyük sonuç 8 olmalı diye düşünüyorum. Ders zili çaldı ikinci zil
çaldı Naciye hocamız her zamanki hızlı adımlarla, içeri girdi selamlaştık,
'sağol' yankılandı ve o muhteşem bavul
çantasında kara kaplı not defteri çıktı şöyle bir sınıfı süzdükten sonra
mümessil olarak sınıf tamam öğretmenim dedikten sonra bana bakarak başını
sallaması eyvah eyvah dememe lüzum kalmamış bakışlarıyla bizi dondurmuştu.
Yanımda Nahit, arkadaşı arkamda 2444
Aysu, Tammis, arkadaşı Ali Mısırlı ve diğerleri çünkü sıra numarasında 5. kişi bendim. 2444 Aysun
6.5 dedi. Aysun kıpkırmızı bir
suratla oh dedi yırttım der gibi..
Peşinden 2467 Suat Buzoğlu ayaktayım.
Bakışlar daha da hınçlaştı 10 dedi eyvah ben ne yaptım der gibi
bakındım, tüm sınıf gelecek felaketin
ardına saklanmış bizler yırttık dedi ve akabinde diğerleri okunmadan sözlü
soruları gelmeye başladı ben tahtada kapıya yakın Naciye hocamın o kuru elleri
yüzümde patlıyor;
"- Sen nasıl kopya çekersin
diye, tabi yiğitlik serde varsa hocaya cevap verebilme lüksümüz olmadığı
için, her tokadı kabullenmek zorunda
oluyorsunuz ve beni sorulara boğuyor o soruyor ben cevaplıyorum o hırslanıyor ben
tokattan takatim kesiliyor.
Arkadaşlarım yanlış cevap ver de kurtul der gibi hareketlerle beni uyarıyorlar sorduğu tüm sorular cevap verdikten sonra
yıkılıp kalmış bayılmışım, aynı okulda çalışan Devlet Memuru halam Hatice Duman'ı arkadaşları çağırarak
Hatice öğretmenim 'Suat'a bir şey
olsun' gibi haber salınmış bir hışımla
halam içeri giriyor Naciye Hoca diğer
arkadaşların notlarını okuyor ben yarı baygın..
Halamdan tek bir
söz; 'Sen Ne Yaptın da Bu Hale Geldin'
diyerek bir tokatta ondan yedim Naciye hocama acaba bir şey mi dedim de bu hale
düştüm yani anlayacağınız ben kopya çekmedim bildiklerimi yazdım. Naciye hocadan
10 alan ilklerdenim cezası da bu bayılana kadar dayak ve kimse
elleyemiyor. 4 ders Biyoloji Dersi Öğretmen
Orhan Yaran. Ben hâlâ çöp sepeti yanında
büzülmüş yatıyorum. Hoca bu ne hal derken bir önceki dersin kimin olduğunu sorduğunda
Naciye Hocanın dediklerinde anlaşıldı suçu 10 almak mı diye kendi söylemiş. Benimde böyle bir anım var tabi daha çok varda
akılda kalan bu.
Suat Önder (Esnaf) :
Naciye Hanım benim öğrencilik yılları
hayatımda iz bırakan öğretmenlerimdendir. Kendisiyle Lise ve Ortaokul
zamanlarında değişik aktivitelerde birlikte olduk. Karadeniz Ereğli Tarihinde
Naciye Hanımın çarşıda, okul haricinde sözlü yapmasıyla, sinemada öğrencileri
yakalayıp onları yine sözlü yapmasıyla anılır.
Kendisinin ölümünü üzüntüyle duydum. Mekânı cennet olsun...
Haber : Değişim Haber Merkezi