"Önemli olan binaların yönetmeliğe uygun yapılmasıdır!.."
"Önemli olan binaların yönetmeliğe uygun yapılmasıdır!.."
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde uzun yıllar inşaat mühendisliği yapan Mustafa Çevik; “Deprem yönetmeliğimiz çok iyi düzeyde. Önemli olan binaların yönetmeliğe uygun yapılmasıdır” dedi. Zonguldak'ın yapısına da dikkat çeken Çevik, şehrin jeolojik olarak karstik bir yapıya sahip olduğunu ifade etti.
Kdz. Ereğli’de İnşaat Mühendisliği yapan Mustafa Çevik, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından açıklamalarda bulundu. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7, Elbistan ilçesi olan 7.6 ve Hatay’ın Defne ilçesi olan 6.4 büyüklüklerindeki depremlerle topumda deprem bilincinin olmadığının net bir şekilde görüldüğünü ifade eden Çevik; “Bizim artık teknik personelden yapım ustasına kadar şuurlanmamız ve yönetmelik neyse onu uygulamamız gerekir” dedi.
Toplumda deprem bilincinin yerleşmesi gerektiğini vurgulayan Çevik, şunları kaydetti:
“Yapı stoklarımızı, mevcut depremlere göre gözden geçirmemiz gerekiyor. Bunun için de uzman ve teknik personelin desteğine ihtiyaç var. Bunun için her il ve ilçelerde bu ekiplerin kurulması, buna da kamu kurumlarının öncülük etmesi ve desteklemesi gerekiyor. Şahsi olarak da yapabileceklerimiz var. Öncelikle insanların kendi oturdukları binalarla ilgili şüpheleri varsa, teknik bir destek alarak bu konularda teknik açıdan binalarının uygun olup olmadığını teknik personel tarafından gözden geçirilmesi gerekiyor. Zonguldak olarak biz Kuzey Anadolu fay hattının kenarında bir iliz. Orada olacak tüm depremden tabii ki etkileneceğiz ama direkt fay hattının üzerinde değiliz. O yüzden 7.2 yaşamayacağız belki ama 7.2’nin yansımalarını Zonguldak genelinde yaşayacağız. Belki Düzce’de olacak 7.2’lik bir deprem 11 şiddetinde olup, bize 8 yansıyacak ama bizim buna da hazırlıklı olmamız gerekiyor. Zonguldak’ın altındaki maden işletmeleri yüzyıllardır işleyen ocaklar ama üzerindeki büyük kitleyi düşünürsek ve kullanılan madenlerin daha sonra betonlandığını ve önlerinin kapatıldığını biliyoruz. Oradan çok büyük bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum ama benim asıl dikkat çekmek istediğim Zonguldak’ın karstik yapısı. Zonguldak, jeolojik olarak karstik bir yapıya sahip. Doğal boşlukları olan bir zemin. O zeminlerde depreme bile gerek yok; zaten görüyorsunuz oturmalar, çöküntüler oluşabiliyor. Binanız çok sağlam olabilir ama zemininiz o seviyede zemin değilse, binanız bu sefer ya sıvılaşmadan ya da farklı oturmadan dolayı zarar görecektir. Bu sadece Zonguldak için değil, tüm Türkiye’de hatta dünyada zemine göre bina inşa edilmesi gerekiyor. Eğer zemininiz sağlam değil ise veya zemininizde iyileştirme yapılmadıysa veya zemine göre bir temel yapısı çözülmemişse tabii ki zarar görecektir. Özellikle dere kenarları, ovalar ve tarım alanları gibi zeminler alüvyon zeminlerdir. Alüvyon zeminlerde de zemin sıvılaşmasına dikkat etmek lazım. Dalgalanmaya bağlı şiddet daha fazla olduğu için, daha fazla yüke ve ivmeye maruz kalıyor. Şimdi lokasyon olarak tek tek buralarda deprem olacak demek biraz uzun olur ama dere kenarları riskli zeminler. Ereğli için Kavaklık bölgesindeki binaların zeminleri incelenmeli. Özellikle 1999’dan önce yapılan yapılar kontrol edilmeli."
"KOLON, KİRİŞLERDE TAHRİBAT VAR MI DİYE BAKILMALI"
Eski binaların deprem yönetmeliğine göre yapılmış olsa bile sonradan kullanım maksatlı binalara verilen zararlar olabileceğini ifade eden Çevik, "Her şeyi uygun olabilir ama sonradan kullanım maksatlı binaya verilen hasarlar var. Kolon kesmek gibi veya tesisat yaparken kiriş ve kolonda tahribat oluşturmak gibi. Bunun için de şuurlu toplum olarak bizlerin her şeyi devletten beklemeyip, kendimizin de böyle binamızda sonrada yapılan gördüğümüz şeyler varsa bunu da teknik bir personelle araştırıp, binaya ne kadar zararı var, binaya ne ölçüde zarar veriyor bunları da araştırmak lazım. Son deprem yönetmeliğimiz çok iyi düzeyde bir yönetmelik diyebiliriz. Önemli olan yönetmeliğin değil, uygulamanın da yönetmeliğe uygun olmasıdır. 1975 yılında yapılan yapıların bile hiç zarar görmediğini gördük ama 1999-2008 yönetmeliğine göre daha yeni yapılıp da çöken binaları gördük. Bu bize gösteriyor ki bizim artık teknik personelden yapım ustasına kadar şuurlanmamız ve neyse onu uygulamamız gerekir. Özellikle betonun döküldükten sonra sulanması çok önemli ama maalesef biz inşaatlarda şunlara şahit olduk. Betonu daha iyi yerleştirmek için betona su kattıklarını ki bu çok tehlikeli. Betona yüzde 10 su katıldığında, o betonun dayanma gücü yüzde 30 azalıyor; yüzde 20 su kattığınızda ise yüzde 50 azalıyor" dedi.
"ÇEKİÇLEME ETKİSİNİ KONTROL ETMEK GEREKİYOR"
Bitişik nizam binalarda teknik açıdan gerekli dilatasyon boşluklarının bırakılmaması durumunda çekiçleme yaşanabileceğini belirten Çevik, "Eğer bırakılmadıysa ve binaların birbirine olan süneklik düzeyleri farklıysa, bir binada yumuşak kat var diğerinde yoksa binaların periyotları farklı olduğunda birbirlerine çekiçleme etkisi yapabiliyorlar. Bunun da mutlaka teknik bir personel tarafından bakılarak çekiçleme etkisinin olup olmadığı, aradaki dilatasyonun yeterli olup olmadığı kontrol edilmeli. İki binanın kat seviyesi birbirinden farklıysa, ikisinin salımı farklı olacağı için ve diğerinin kat seviyesi diğer binanın kolonunu ortadan çekiçleyeceği için göçme sebebi olabiliyor. Beton numuneleri, uzman personel tarafından binaya en az zarar verecek şekilde alınır. Uzman teknik personel, bunun hangi bölgelerden alınacağını bilir. Teknik ve uzman bir kadro tarafından yapıldığı zaman, minimum tahribatla bu iş yapılacaktır. Ehil eller tarafından yapılmazsa zararı var. Bu konuda yetkili, sertifikalı firmalar var. Bakanlıkça onaylı yapı denetim laboratuvarları var. Onlar tarafından yapılmalı. Bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığı işlemine betonla başlanır, beton çürükse zaten diğer şeylere bakmaya gerek yok. Sismik izolatörler, yoğun olarak kullanılacak okul, hastane gibi kamu binalarına mutlaka bina yapılmadan önce konulması gerekir. Eğer mevcut binalarda teknik olarak mümkün ve müsaitse onlara da konulabiliyor. Bu teknoloji var ama her binaya olmuyor. Önceden o binanın analiz edilip, teknik açıdan bakılıp ondan sonra uygunsa konulabilir. Faydalarını gördük. Sismik olarak gelen dalgaları izole ettiği için, darbeyi emdiği için üst yapıya o yükü vermiyor. Vermediği için, bina normalde 7.5 şiddetindeki depreme maruz kalacağına 5 şiddetindeki deprem gibi hissediyor. Yapısal olarak bir zarara uğramıyor. Maliyetlerini bilmiyorum ama hiçbir canın parayla değeri yoktur. Bu sistemin, bir binanın maliyetinin yüzde 15’ni geçeceğini sanmıyorum. Sismik izolatör hizmeti verecek devlet destekli şirketler kurulup, bu hizmet yaygınlaştırılırsa çok daha uyguna mal edilebilir. Can ve mal kaybına yönelik oldukça faydalı olan bu sistemin, ekonomik anlamda da bize dönüşü olur" ifadelerine yer verdi.
Haber : İHA
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor