Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın sivillere yönelik saldırıları Özgür-Der Kdz.Ereğli Şubesi tarafından kınandı.
Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde, Özgür-Der Temsilciliği, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Suriye'de sivillere yönelik uyguladığı şiddeti protesto ederken, tüm mazlumların meşru ve haklı mücadelelerinin yanlarında olduklarını belirtti.
Suriye'de yapılan yıkımı kent merkezinde düzenledikleri bir basın açıklaması ve hazırladıkları resimlerle kamuoyuna yansıtan Özgür-Der üyeleri ellerinde taşıdıkları dövizlerle de Esad aleyhine sloganlar attı.
Özgür-Der Kdz. Ereğli Temsilciliği adına bir basın açıklaması yapan Halil İbrahim Şen, dernek olarak öncelikle tüm mazlumların meşru ve haklı mücadelelerinin yanında olduklarını belirterek, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Ortadoğu'da despotik rejimlerin tahakkümüne karşı kabaran öfke denizi bundan tam 4 yıl önce Suriye'de de karşılık buldu. Önceleri silahsız-barışçıl eylemlerle Esedrejiminden en doğal haklarına ilişkin taleplerde bulunan Suriye halkı ve gençliğinin talepleri zalimce bastırılmaya çalışıldı. Ve Suriye halkı geçtiğimiz dört yıl boyunca da tarihin gördüğü en vahşi kıyımlardan birine maruz kaldı. Kimyasal silahlar, füzeler, varil bombalarıyla katledildi. Sistematik işkencelerin kurbanı oldu.Hastalık, açlık ve tehcire maruz kaldı. Dünya ise bütün bu olan biteni boş gözlerle seyretti. Sadece seyretmekle kalmayıp, muhaliflerin İslami kimliğinden ötürü, Esed rejimine dolaylı destek de sundu. Bu desteği ne kimyasal silahların kullanımının açık tespiti ne de sistematik işkence fotoğrafları engelleyebildi.
Suriye vakası dünya sisteminin adaletsizliğine ışık tutmakla birlikte, bizlere bir kere daha Müslümanların yaşadıkları acılar karşısında dünyanın umursamazlığını da göstermiş oldu. IŞİD'e karşı koalisyon adıyla sergilenenler ise bu olguyu çok daha aşikar hale getirdi. Emperyalizm, tuğyan içerisindeki kimliğini, kirli yüzünü, doğasındaki küfrü bir kez daha ortaya koymaktaydı.
Suriye halkı ise bütün bu umarsızlıklar, katliam, tecavüz, zorluk, imkansızlık ve yalnızlıklara rağmen direnişten vazgeçmedi, zalim rejime asla taviz vermedi. Şartların olumsuzluğunu öne sürenlere inat, onursuz bir uzlaşmaya asla yanaşmadı.
Öte yandan sürecin başından itibaren Suriye devrimini komplo teorileriyle karalamaya çalışıp, emperyal hesapların devrede olduğu iddiasıyla Suriye rejimine dolaylı ya da direkt destek sunanlar, ortaya dökülen tüm çıplak gerçekliklere rağmen tavırlarında hiçbir değişiklik göstermediler. 300 bine yakın insanın katli, binlerce masum çocuğun beton rengine bürünmüş fotoğrafları, Ebu Gureyblere rahmet okuturcasına binlerce Müslüman kadına yönelik sistematik işkence ve tecavüz onları ikna etmeye yetmedi. İddialarından bir adım geri atmadılar, sarfettikleri sözlerden bugüne dek hiçbir utanç belirtisi göstermediler.
Bırakın utanç ya da pişmanlığı, sırf tarafgir duygular ve mezhebi taassuplarından ötürü insanları aldatılmışlık, teröristlik, yabancı savaşçılık ve mezhep düşmanlığı yapmakla itham ettiler. Böylelikle kendilerine yakışan sıfatları mazlumları ve direnişçileri karalamada pişkince kullandıkları gibi; katliamlarını da meşrulaştırmış oldular. En yüksek rütbeli komutanlarını, en teknolojik silahlarını, tanklarını, uçaklarını alçak bir rejimi ayakta tutmak, mazlumların kanına girmek için kullandılar. Vahşilikte öyle ileri gittiler ki, artık mazlum Suriye halkının üzerine bombalar yağdıran uçakların koalisyona mı, yoksa işbirlikçi vampirlere mi ait olduğunun ayırdına varabilmek bile mümkün olmadı.
Tüm bu katliam ve ihanet şebekelerinin zulümlerine rağmen Suriye direnişi 5. yılına girmiş bulunmakta. Bu, Batı'ya, Rusya, Çin, İran ve ABD'nin danışıklı döğüş politikalarına rağmen tam 4 yıldır kesintisiz direniş anlamına gelmekte. Onurlu, haysiyetli, uzlaşmaz ve başından bu yana "Sadece ve sadece yardımı Allah'tan bekleme" şiarıyla.
Direnişin uzun sürmesi ve kan kaybı yaşadığı süreçlere bakarak "Bu daha ne kadar devam edecek?" diye soranlara ise asıl sorunun bu olmadığını hatırlatmak isteriz. Asıl soru Suriye halkının direnişi ne kadar sürdüreceği değil, insanım diyen herkesin ve bilhassa da Müslümanların bu zulme karşı ne kadar dayanışma içinde olabildiği, görevimizi ne kadar ifa edebildiğimiz sorusudur. Asıl mesele Suriye halkı ve direnişiyle imtihan edildiğimiz bilincinin kuşanıp kuşanılmadığıdır.
Bu çerçevede bizler de, Suriye İslami Direnişiyle dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. Suriye direnişini selamlamak ve Suriye halkıyla dayanışma amacıyla tüm sorumluluk sahibi kesimleri, Suriye halkının yalnız olmadığını ve kardeşlerimizin İslami kıyamını desteklediğimizi ortaya koymak için çabalarımızı artırmaya davet ediyoruz."
Haber : Değişim Haber Merkezi
ETİKETLER : Yazdır
tayyip esatla el ele kol kola gezerken.bakanlar kurulunu şamda toplarken,abdullah gül esatla boğaziçinde ailecen yatla gezerken,canavar değilmiydi..yoksa kuduz bi köpek ısırdıda kuduz mu oldu,canavarlaştı...ülkeler arasında canavarlık olmaz. EKONOMİK-POLİTİK ,çıkarlar olur.libyayla bizim yıllık 15.milyar dolar ticaretimiz vardı,şimdi sıfır,keza suruye,ırak,ile de aynı..kaybeden biz olduk.bizene devlet başkanlarının canavarlığından ..sanki tayyip pamuk,gibi adam.
- s.
- 1