GÜNCEL

SAVAŞA KARŞI EĞİTİMDEN ALDIĞIMIZ GÜCÜ KULLANIYORUZ

Kdz. Ereğli Eğitim-Sen Temsilcisi İbrahim Koç, emek örgütü olarak sadece üyelerine değil, halkımıza karşı da duyduğumuz sorumluluk ve vicdanlarımız gereği, bugün burada bir kez daha ülkemizin, insanlarımızın yüz yüze kaldığı baskı, tecrit ve ölümleri dile getirmek istediklerini vurguladı.

Abone Ol

Kdz. Ereğli Eğitim-Sen Temsilcisi İbrahim Koç, emek örgütü olarak sadece üyelerine değil, halkımıza karşı da duyduğumuz sorumluluk ve vicdanlarımız gereği, bugün burada bir kez daha ülkemizin, insanlarımızın yüz yüze kaldığı baskı, tecrit ve ölümleri dile getirmek istediklerini vurguladı.

"BUGÜN HİZMET ÜRETMEDİK"

Koç, Kdz. Ereğli Eğitim – Sen Temsilciliğinde düzenlediği basın toplantısında şu görüşlere yer verdi: lkenin Güneydoğusunda sürdürülen kirli savaşa karşı, barışı ve kardeşliği savunmak için 29 Aralık 2015'te üretimden gelen gücümüzü kullanarak, hizmet üretmiyoruz.

Bizler bir emek örgütü olarak, sadece üyelerimize değil, halkımıza karşı da duyduğumuz sorumluluk ve vicdanlarımız gereği, bugün burada bir kez daha ülkemizin,insanlarımızın yüz yüze kaldığı baskı,tecrit ve ölümleri dile getirmek, sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan sokağa çıkma yasakları,"savaş hali"ni andıran askeri yığınaklar, okulların, hastanelerin ve devlet dairelerinin karargâhlara dönüştürülerek çatışmaların bütün bölgeye yayılmasıyla birlikte ilçeler, şehirler abluka altına alınıp boşaltılmakta, yüzlerce insan evlerinden alınarak kapalı spor salonlarına hapsedilmekte, çocuklar ve kadınlar hedef alınarak katledilmektedirler. İnsan cesetleri günlerce sokaklarda bırakılmakta, almaya çalışan yakınlarına ateş açılmaktadır.

Devlet, yaklaşık 3 bin 800 öğretmeni savaş boyutundaki operasyon öncesi hizmet içi eğitim adı altında ilçelerden çıkarırken 40 bin öğrenciyi kaderlerine terk etmekle ve sağlık emekçilerini hastanelere hapsetmekle çok tehlikeli bir mesaj vermiştir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri savaş düzenine göre yeniden dizayn edilmektedir.


"OPERASYONLAR TEHLİKE SAÇIYOR"


Bölgede, ardı ardına yapılan operasyonlarla elektriksiz, susuz kalan, açlık tehlikesiyle burun buruna gelen, evleri kurşunlanan, bombalanan, keskin nişancıların hedefi olan insanlarımızı çok daha büyük tehlikeler beklemektedir. Dünün "Beyaz Toros"larının yerini bugün "Siyah-Beyaz Ranger"lar almıştır.Tüm illerde yaygın gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla da AKP'nin savaş politikalarına karşı çıkan, mezhepçi/baskıcı/otoriter rejimlerini tesis etme doğrultusunda "pürüz" olarak görülen emek ve demokrasi güçleri sindirilmeye çalışılmaktadırlar.


"İKTİDAR, GÖZÜNÜ, KULAĞINI KAPIYOR"


Siyasi iktidar, ülkenin yangın yerine dönen bölgesi için gelen çözüm önerilerine gözünü,kulağını kapatarak,en iyi bildiği savaş ve baskı politikalarını artırmakta, barış yanlılarına,adalet isteyenlere operasyonlar düzenlenmektedir. AKP iktidarının gözünü kan bürüyerek içeride ve dışarıda yaptığı tüm bu akıldışı politikaları sonucunda, dışarıda neredeyse kriz yaşamadığımız komşu kalmadı, içeride ise muhalif görülen her kesim baskı ve operasyonlarla sindirilmeye çalışıldı, düşman ilan edildi.

Artık miting yapmanın, sokağa çıkmanın, hatta pencereden dışarıya bakmanın dahi ölümü göze almakla eşdeğer olduğu bir Türkiye'de yaşamaktayız! Hatta bırakın muhalif olmayı, akıl tutulması yaşadığımız bu süreçte, Temmuz'dan Kasım'a kadar onlarca çocuğun öldürüldüğü, onlarcasının da yaralandığı medyada yer almaktadır.

Bu bir "abartı" sayılmasın!.. Türkiye'nin doğusunda il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak bu gerçeklik yaşanırken, Türkiye'nin batısında da muhalif olmak, bir gece yarısı yargısız infazlarda katledilmeniz anlamına gelmektedir.

Yaşam güvencenizin ortadan kaldırılması için artık karakollara götürülmeniz de gerekmiyor. İstanbul metropolünde son tarihlerde deDilek Doğan,Yeliz ErbayveŞirin Ökersabah baskınlarında sorgusuz sualsiz katledildiler.

Egemenlerin bizlere yaşattıkları bu dram ülkemizle sınırlı da değildir. Sadece bölgemiz değil tüm dünya halkları barbarlık tehdidi altındadır. Emperyalist çıkarlar doğrultusunda etnik-mezhepsel temelde bölünen ve birbirine düşürülen, yerlerinden yurtlarından edilen, yoksullaştırılan halkların oluşturduğu Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar bugün artık tüm dünyayı etkiler hale gelmiştir.

"AĞIR BEDELLER ÖDEYECEĞİZ"

Biz emek ve meslek örgütleri olarak, duyduğumuz sorumluluk gereği, gidilen yolun, kan ve gözyaşlarının sel olup akacağı bir yol olduğunu; bu kirli savaşta çocukların, kadınların, yoksulların, işçilerin, emekçi halk kitlelerinin en ağır bedeller ödeyeceğini bir kez daha yineliyoruz.

Bu iktidarın demokrasiye tahammülü yoktur. Yok ederek, yok sayarak, kırarak, ezerek, dökerek sorunları bitirmek, muhalefeti sindirmek istemektedir.Bu işin çözümü, evrensel bir hak olan insan haklarının tanınması, temel sorunlarda demokratik çözüm için acil adımlar atılmasıdır. Çözüm, herkesin diline, kültürüne, doğasına özgürce sahip olmasıdır. Bunun bahşedilen bir lütuf değil bir ülkenin zenginliğinin açığa çıkması olduğunun herkesçe anlaşılmasıdır çözüm. Çözüm kimseyi ötekileştirmeden,eşit yurttaşlık temelinde davranılmasıdır."


Haber : Özge Cerrah

Abone Ol