YAŞAM

SİZİ VİCDANINIZLA BAŞBAŞA BIRAKIYORUM...

Zonguldak maden havzasında acı bir şekilde hayatını kaybeden genç madenciden geriye, 2 yıl önce yeğeni tarafından çekilen görüntüsü kaldı.

Abone Ol
Zonguldak maden havzasında acı bir şekilde hayatını kaybeden genç madenciden geriye, 2 yıl önce yeğeni tarafından çekilen görüntüsü kaldı.

Kilimli beldesi Yayla Caddesi´nde, Ufuk G.’ye ait kaçak maden ocağında ekmek parası için çalışan 2 çocuk babası Şenel Biçici (33), 21 Ocak´ta göçen postanın altında kaldı. Yaklaşık 4 saat boyunca kurtarılmayı bekleyen Biçici, kendisini kurtarmaya gelenlerin bilinçsizliği nedeniyle meydana gelen ikinci göçüğün altında can verdi. Biçici’nin cansız bedenine, olaydan 40 saat sonra ulaşılabildi.

Çocuklarına çok düşkün olduğu belirtilen Biçici’nin, kendisini alkollü bir şekilde kurtarmaya gelenlere, “Beni kurtarın. Çocuklarıma acıyın. Yetkilileri çağırın” diye yalvardığı ortaya çıktı. İddiaya göre; işçiyi kurtaramayacağını anlayan ocak sahipleri, yetkililere haber verildiğinde ceza alacaklarını düşünerek, işçiyi göçük altında ölüme terk etmiş. Buna rağmen aralarında kavga edip işçiyi göçük altında ölüme terk edenlere son sözü, “Sizi vicdanınıza bırakıyorum” olmuş. Ocakta meydana gelen göçük, vicdanen rahatsız olan bir vatandaşın olaydan 4 saat sonra polise ihbarda bulunmasıyla anlaşıldı.

Gökçebey ilçesine bağlı Bodaç Köyü Tepeköy Mahallesi´ndeki evlerinde yas tutan Biçici ailesi, ölüme terk edilen Şenel Biçici’nin hakkını yerde koymayacaklarını söylüyor. Aileyi en çok rahatsız eden konu ise ocak sahibi olduğu iddia edilen Ufuk G.’nin raporlu olduğu gerekçesiyle serbest bırakılması. Ölen işçinin acılı ailesi, mezar başında gözyaşlarına boğulurken, işçinin 3 yıl önce başka bir ocakta çalışırken çekilmiş görüntüsünde kömür kazdığı görülüyor.

Ölen işçinin 12 yıllık eşi Emine Biçici (31), “Bir hafta kar yağdı. Sonra aradılar ocakta çalışması için. Gelmezsen paranı alamazsın dediler. Biz zaten kirada oturuyorduk. Mecburen gitti. Evimizde kömür de kalmamıştı. Belki kömür getiririm diye evden çıktı. Saat 17.00’de gelirim, gelmezsem seni ararım dedi. Çocuklarım var diye çok bağırmış ama kurtarmamışlar. Bekledim durdum haber vermediler. Sonra acı haber geldi. Eşim bana ocaktan ayrılacağını söylemişti. Kar yağdığı için iş arayamadı. Havalar düzelsin başka iş bakacağım. Beni tek başıma ocağa sokuyorlar diyordu. Kendileri de ocağa girmeye korkuyorlarmış. Kim bilir ne dediler de kandırdılar. Eşim çocukları çok severdi. Akşam işten gelince kucağından indirmezdi. Bizi köye göndermezdi. Sizi bırakamam diyordu. Üç gün boyunca kurtulmasını bekledim gelmedi. Oğlum sen oku ben sana bilgisayar alacağım demişti.” şeklinde konuştu.

Babasının yokluğuna alışamayan İnağzı İlköğretim Okulu 4. sınıfa giden oğlu Birol (10), “İnsanları kurtarmak için polis olmak istiyorum.” derken, 5 yaşındaki kızı Burcu, doktor olmak istediğini söylüyor. Eşini göz göre göre ölüme terk edenlerin peşini bırakmayacağını ifade eden acılı eş Emine Biçici ise “Yavrularım öksüz kaldı. Yavrularımı nasıl okutacağım bilmiyorum. Çaresiz kaldım. Bu işin arkasını bırakmam. Devlet cezasını verecek. Eşimi diri diri mezara sokanlar, dışarıda elini kolunu sallayarak gezemez.” dedi.

AĞABEYDEN KAN DONDURUCU İDDİALAR

İşçinin ağabeyi Salih Biçici ise “Benim kardeşim göçük altında kaldığında kimseye haber vermemişler. Saat 19.00’da göçük olmuş, polise ihbar 23.55’te gelmiş. Vicdanı el vermeyen bir vatandaş polisi arayarak, ‘Göçük oldu, kimse haber vermiyor, benim vicdanım rahat etmediği için aradım’ diye ihbarda bulunmuş. Ama Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ekipleri de eksik çalışma yaptı. Oraya kurtarma ekibi gidiyor, elinde ne kazması, ne baltası, ne de bıçkısı var. Bir tek kafasında lamba bir de çizmeyle geldiler. Benim kardeşimi kendi köylülerimiz kurtardı. Buna herkes şahittir.” diye konuştu.

Kardeşinin ölüme terk edilmesine tepki gösteren Biçici, çarpıcı iddialarda bulundu. Biçici, şunları söyledi: “Göçük olduğunda kardeşim ‘yardım edin’ diye bas bas bağırmış. Bunu kendileri söylediler. Biri gelmiş şöyle yapalım, sarhoşu gelmiş böyle yapalım, ayyaşı-berduşu gelmiş şu şekilde kurtaralım demiş. Birbirlerine düşmüşler, ocaktan çıkıp gitmişler. Kardeşim, çıkarlarken, ‘Ben sizi vicdanınıza bırakıyorum’ demiş. Adamlar çekmiş gitmişler. Hatta ceza almamak için ocağı patlatıp kardeşimi yok etmeyi bile düşünmüşler. Ama duyarlı bir vatandaşın Kilimli Polis Merkezi’ni aramasıyla bu olay ortaya çıktı. Bu iddiaları polis merkezindeki polis memurları söyledi. Ama arayan şahıs isim vermemiş. Kardeşimi tahkimat yapmadan kurtarırken, yeni göçük olmuş ve kardeşim tekrar göçük altında kalmış. Ben buradan ocak sahipleri Ufuk G. ve Rasim G. ile saha sahibinden davacıyım. Ocak sahibi olarak gösterilen Ufuk G.’nin deli raporu olduğu için serbest bırakıldığını duydum. Bunlar deli değil, zır akıllıdır.”

Devlet yetkililerinden kardeşinin çocukları için yardım bekleyen Biçici, “Kardeşimin çocukları mağdur durumda. Bir odaya hapsoldular. Kardeşimin borcu vardı, borcu olmasa çalışmazdı. Borcundan dolayı ocağa girmek zorunda kaldı. Polise verdiğimiz ifademizde suç duyurunda bulunduk. Adalet istiyoruz.” dedi.

"AĞABEYİM ACILARIN EN BÜYÜĞÜNÜ ÇEKEREK ÖLDÜ"

Biçici’nin seramik fabrikasında çalışan diğer kardeşi Ramazan Biçici ise gözyaşları arasında şunları söyledi: “Benim ağabeyim öldü ama nasıl öldü? Benim ağabeyim acıların en büyüğünü çekerek öldü. 3-4 saat çocuğunu, eşini, herkesi düşünerek, acı içinde öldürdüler onu. Normal ölüm değil. Bizim bir elimiz kanasa ne kadar acıyor değil mi?”
AİLE DRAMI YÜREK BURKUYOR

Acı olayın üzüntüsünden kurtulamayan Biçici ailesinin fertleri, yetkili mercileri kendilerine yardımcı olmaya çağırıyor. 8 çocuk annesi Hatice Biçici (63) ve maden ocaklarından emekli baba Mehmet Biçici (68), trafik kazasında yaşamını yitiren evlatlarından Birol’un ardından Şenel Biçici’yi de maden ocağında kaybetmeleriyle büyük acı yaşıyor. Gelinleri Emine Biçici’nin gözyaşlarına boğulmasına dayanamayan baba Mehmet Biçici de gözyaşlarını tutamadı.
ANA YÜREĞİ DAYANAMADI

Bütün aile fertleri ve akrabalarıyla evlerinin yakınına gömdükleri Şenel Biçici’nin mezarına giderek dua eden anne Hatice Biçici, evlat acısına daha fazla dayanamadı. Fenalık geçiren Biçici’yi çocukları eve götürürken, ölen madencinin eşi Emine Biçici ise mezara sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Acılı eşi teselli etmeye çalışan yakınları mezardan güçlükle ayırdı. Şenel Biçici’nin çocukları da annelerinin ağlamasından etkilendi. Bütün aile ölen madencinin mezarı başında dua etti.
EN YAKIN ARKADAŞI KURTARMIŞ

Bu arada, hem akrabası hem de yakın arkadaşı olan Dursun Biçici de mezar başında yaptığı açıklamada, Şenel Biçici’nin ihmal kurbanı olduğunu kaydetti. Dursun Biçici, şunları söyledi: “Kurtarma çalışmaları hızlı ilerlemeyince biz de ocağa girdik. Taşı kaldırınca Şenel’in sırtını gördük. Bacağı kazma sapına takıldığı için çıkamamış. Yüzünü elleriyle kapatmış sesini duyurmaya çalışmış. Nefes alabilmek için ağız tarafını tutmuş. Bilinci yerindeymiş. ‘Ayağım sıkıştı, şu durumdayım, ne olursunuz iki tane yavrum var, vicdanınız rahat olsun ne olur beni kurtarın. Yapamıyorsanız yetkililere haber verin’ diye bağırmış. Bunu ocakta çalışan bir arkadaşım anlattı. Ama geç haber vermişler. Sonra biz olay yerine gittiğimizde, mecburen bacağından ve belinden bağlayarak çektik.”
ÖLEN MADENCİNİN KÖMÜR KAZARKEN ÇEKİLEN GÖRÜNTÜSÜ

Ayrıca, Şenel Biçici’den geriye kömür kazarken çekilmiş görüntüsü kaldı. İki yıl önce Kilimli Subatan Mahallesi´ndeki M.B.’ye ait kaçak ocakta birlikte çalıştığı yeğeni Zafer Eyi (23) tarafından çekilen görüntüde, merhum işçinin yerin altında hiç durmadan kömür kazdığı görülüyor.

Ocak ortamını görüntüleyen yeğeni Zafer Eyi, evde dayısının görüntüsüne bakarak büyük hüzün yaşıyor. Zafer Eyi, görüntüyle ilgili şunları söylüyor: “Ben işsizdim. Dayım ‘Gel yeğenim beraber çalışalım hiç yoktan parasız kalmazsın’ dedi. Her gün trenle Kilimli’ye gidip çalışıyorduk. Hatıra olsun diye bir gün kameramı oraya götürdüm. Kendisine ‘Dayı bir şey olur, hatıra kalsın’ dedim. Dediğimiz gibi de oldu, hatırası kaldı. Orası da kaçak ocaktı, bir fırsatını bulup çekmiştim. Dayımla çok güzel çalışıyorduk. Birbirimizi severdik, on numara biriydi. Zaten biz bu ocaktan çıktıktan bir hafta sonra göçük olmuştu.”

Haber : 

Abone Ol