GÜNDEM

TAŞKÖMÜRÜNÜ BULAN UZUNMEHMET ANILDI..

Zonguldak&8217;ın Ereğli ilçesi Köseağzı mevkiinde 1829 yılında taşkömürünü bulan Uzunmehmet, kömürü buluşunun 183. Yılında törenle anıldı.

Abone Ol
Zonguldak’ın Ereğli ilçesi Köseağzı mevkiinde 1829 yılında taşkömürünü bulan Uzunmehmet, kömürü buluşunun 183. Yılında törenle anıldı.

Anma töreni Uzunmehmet Anıtı’nda düzenlendi. Törene Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Halil İbrahim Yaşatır, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Amelebirliği Başkanı Muzaffer Kalaycıoğlu, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, CHP İl Başkanı HalilFurat ile CHP İl Yöneticileri, GMİS’in şube başkanları ve yöneticileri ile öğrenciler katıldı.
Tören, anıta çelenklerin konulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesiyle başladı. Uzunmehmet Lisesi öğrencilerinin okuduğu şiirlerin ardından konuşmalara geçildi.
GMİS GENEL BAŞKANI EYÜP ALABAŞ;
“SÖZÜN BİTTİĞİ YERE DOĞRU SÜRÜKLENİYORUZ”
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, 19 Haziran 2012 tarihinde Hakkari’de gerçekleştirilen terör saldırısında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet ve aileleri ile ulusumuza başsağlığı diledi.
Uzun Mehmet, Zonguldak ve taşkömürünün, 164 yıldır akıtılan ter, gözyaşı ve kanla kaynaştığını belirten Alabaş şöyle konuştu;
“Uzun Mehmet’in kömürü buluşunun 183’üncü ve Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümünü birlikte kutluyoruz.
Uzun Mehmet, Zonguldak ve Taşkömürü, 164 yıldır akıttığımız ter, gözyaşı ve kanla birbirine kaynaşmıştır.
Bu anlamlı günde, ilk şehidimiz Uzun Mehmet’i ve tüm maden şehitlerimizi sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. Havzamıza bugüne kadar katkı veren herkese şükranlarımızı sunuyoruz.
Emekli madencilerimize ise sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz.
Özkaynağımız, doğal zenginliğimiz olan taşkömürü için dünyanın dört bir yanından yabancı şirketler buralara geldiler.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde bu zenginliğimizi, taşkömürümüzü alarak kendi sanayilerini geliştirdiler.
İnsanlarımız açlık, yoksulluk ve sefalet içinde çalıştırıldı.
Biz ancak Ulusal Kurtuluş Savaşı ile birlikte madenlerimize sahip çıkabildik.
Sanayinin önemini gören ve tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlığı öncelikli hedef olarak belirleyen Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, öncelikle madenlerimize ve madencilerimize sahip çıktılar. Madenleri devlet denetimine aldılar.
Bizler her geçen gün biraz daha fazla kömür kazarak ülkemizin sanayileşmesine hizmet ettik.
Taşkömürünü üreterek demir-çelik fabrikalarımızın, enerji santrallarımızın ve ülkemizin dört bir yanındaki fabrikalarımızın çarklarını çevirdik.Zonguldak büyüdü ve gelişti, Türkiye büyüdü ve güçlendi.
Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada, bağımsız, saygın ve örnek bir ülke olması emperyalist amaçlar taşıyan ülkeleri rahatsız etti.Ekonomik, sosyal, kültürel politikalarımızı bozmak için her fırsatı kullandılar.
Türkiye’yi üretimden uzaklaştırmak, tüketici bir topluma dönüştürebilmek için her yolu denediler.
1990’lı yıllarda maden ocakları ve demir-çelik fabrikalarıyla Zonguldak bölgemizi açık hedef haline getirdiler, ekonominin güvencesi kamu kuruluşlarını yok ettiler.
Biz Zonguldak olarak büyük mücadeleler verdik ve her şeye rağmen ayaktayız.
Değerli arkadaşlarım,
Dış Ticaret dengesi bozulan ve açık veren, iç ve dış borçları rekor kıran Türkiye, şimdi kendince çıkış yolları arıyor.
Yeni teşvik paketleri açıklanıyor, her sektörde üretimin ve yatırımların artırılmasına çalışılıyor. Ancak sanayinin temel girdilerinden olan taşkömürüne uluslararası anlaşmalar gerekçe gösterilerek teşvik verilmiyor.
100 yıl önce kömürümüzü yok pahasına alanlar, şimdi bizim kendi kömürümüzü kazmamıza izin vermiyor.
TTK’YI KENDİNE YETER HALE GETİRMEK MÜMKÜN
Taşkömürü üretimimiz azalırken, Türkiye’nin ihtiyacı ve ithalatı her geçen yıl artıyor.
Türkiye, taşkömürü için dışarıya yılda 4 milyar dolar öder hale geldi.
Taşkömürüne gereken önemi vermez, üretimimizi artırmazsak ithalata ödeyeceğimiz para daha da yükselecek.
Biz üretmek istiyoruz. Çünkü ülkemizin üretime ihtiyacı var.
Kamu ve özel sektör olarak bugünkü üretimi 2’ye, 3’e katlasak ve yılda 10 milyon ton üretecek olsak bile 100 yıl yetecek kömür rezervimiz var.
Yeni hazırlıklar ve yeni işçi alımıyla 5 milyon ton satılabilir hedefine ulaşmak ve TTK’yı kendi kendine yeter bir duruma getirmek mümkündür.
TTK Genel Müdürlüğü 2 yıldır işçi talebinde bulunuyor. Biz Sendika olarak, geldiğimiz noktadaki sıkıntıları tüm ilgililere ve kamuoyuna anlatıyoruz.
Çok zor bir noktadayız ve siyasi irade hâlâ işin ciddiyetini anlamamış görünüyor.
Biz maden işçileri olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.Sağlıklı ve güvenli bir ortamda ve çalışma barışını koruyarak üretmek istiyoruz.Ancak sözün biteceği noktaya doğru hızla sürükleniyoruz.
Biz Genel Maden İşçileri Sendikası olarak öncelikle örgütlü bulunduğumuz TTK ve Maden Tetkik Arama (MTA) işyerleri olmak üzere bulunduğumuz her yerde, ülkemizin ve milletimizin geleceği için çalışmaya devam edeceğiz.
Madencilik dünyanın en zor mesleği ama bugün her şeye rağmen bu mesleği sürdürmek zorundayız.
Çünkü taşkömürü, hala dünya sanayisi için vazgeçilmez bir enerji kaynağı.
Bu duygularla, hepinize tekrar sevgi ve saygılarımızı sunuyorum.”
TTK GENEL MÜDÜRÜ BURHAN İNAN
“KARAELMAS HEM ÜLKENİN HEM DE BÖLGENİN KADERİNİ ETKİLEDİ”
Karaelmas serüveninin 183 yıl önce Uzunmehmet’in taşkömürünü bulmasıyla başladığını belirten TTK Genel Müdürü Burhan İnan, “Karaelmas hem ülkenin hem de bölgenin kaderini etkiledi” dedi.
İnan özetle şöyle konuştu;
“Ülkenin kalkınmasında ve sanayileşmesinde Zonguldak havzası yıllarca önemli bir lokomotif görevi üstlenmiştir. Zonguldak Havzasındaki taşkömürü üretim faaliyetleri önemli bir istihdam kaynağı ve ülkemizin sanayileşmesinde çok önemli rolü olan demir-çelik üretiminin de temel girdisi olmuştur.
Havzanın stratejik önemine paralel olarak geliştirilen devlet politikaları günümüzde alternatif enerji kaynakları bulunması, ulaşım ve madencilik teknolojisindeki gelişmeler sonucu ticaret küreselleşmiş ve dünya tek pazar haline gelmiştir.
Devlet işletmeciliği 1929 yılındaki büyük bunalım sonrası bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de rağbet görmüş ve bu tür işletme sayıları 1980 yılına değin artmıştır.
1980’li yıllardan sonra ekonomi politikalarında devletin rolü, sorumlulukları, öncelikleri değiştirilmeye başlanmıştır. Mal, hizmet ve sermayenin önündeki engeller kaldırılmakta, korumacı politikalar terk edilmekte ve bu bağlamda enerji piyasaları serbestleştirilmektedir.
Uzun süre ülkemizin taşkömürü talebini karşılayan TTK, 1970’li yıllarla birlikte talebi karşılamakta yetersiz kalmıştır. 1987’de yüzde 50’nin altına, 2000’li yıllarda yüzde 16’ya düşmüştür. 1973’te 16 bin ton olarak başlayan taşkömürü ithalatı, 2011’de 21,3 milyon ton düzeyine ulaşmıştır”.
TTK Genel Müdürü Burhan İnan, kuyu ve galerilerin bir maden işletmesinin en önemli altyapı yatırımları olduğunu ve bu altyapı tesislerinin projelerinin uzun süreler aldığını belirtti. İnan, “Kömür üretimini sağlıklı ve güvenli olarak idame ettirebilmek için personel ve malzeme nakliyatı ve havalandırma gibi hizmetleri sağlayacak şekilde yeni kuyuların zamanında hazırlanarak açılması gerekmektedir. Ana altyapı çalışmalarına 2003’ten sonra hız verilmiştir. Bu kapsamda Gelik 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusu, Karadon Yeni Servis Kuyusu, Uzun Mehmet 1 Kuyusu ve Armutçuk 13 nolu kuyuları derinleştirme ve teçhizi tamamlanmış ve hizmete sunulmuştur. Merkez Lavuarı, Çatalağzı Lavuarı ve Amasra Lavuarı ömrünü tamamladığı için bunların yerine 3. şahıslarca yeni lavuarlar kurulmuş olup Kozlu, Üzülmez ve Karadon Müessesesinde tüvenan kömürleri bu lavuarlardayıkattırılmaktadır. Amasra Müessesesinde ise yeni lavuarı devreye alma çalışmaları devam etmektedir. Böylece havza altyapı çalışmalarında büyük mesafe kat edilmiştir” dedi.
Kömür üretiminde mekanizasyon ve metan gazının üretimi için çalışmaların sürdüğünü belirten TTK Genel Müdürü Burhan İnan, “Maden Kanunu kapsamında 3 büyük ve 26 küçük ölçekli taşkömürü sahası, 3 kuvars kumu sahası ve 1 boksit sahası rödövans karşılığı 3. şahıslara açılmıştır.
Kurumumuzun varlığını sürdürebilmesi, ancak üretim artışı ve maliyetlerin düşürülmesi ile mümkün olacaktır. Bunun için işçisiyle, memuruyla, mühendisiyle, yöneticisiyle ve hatta Kurumda çalışmayan Zonguldak kentlisiyle top yekûn hepimize önemli görevler düşmektedir. Bu konuda herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Herkesin yapabileceği çok şey vardır. Başarı çabalarımızın ortak ürünü olacaktır” dedi.
MMO ŞUBE BAŞKANI ERDOĞAN KAYMAKÇI;
“ÜLKE KAYNAKLARI AKILLICA DEĞERLENDİRİLMİYOR”
TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı ise şöyle konuştu; “Bugün Zonguldak’ın kurtuluşunu ve kömürü bulan Uzunmehmet’i anıyoruz. Böylesine anlamlı bir günde, Maden Mühendisleri Odası olarak gelişmeleri coşku dolu ifadelerle anlatmak isterdim. Ancak yaşadıklarımız ne yazık ki buna izin vermiyor. Günümüzde ülkelerin kalkınma ve yaşam kalitelerinin belirleyicisi olarak kabul edilen enerji ve demir-çelik sektörlerinin temel girdisi olan taşkömürü üretimi istenilen düzeye gelmediği gibi uygulanan yanlış politikalarla daha da geriletip tümden dışa bağımlı hale getiriliyor.
160 yıldan fazla bir geçmişe dayanan üretim birikimine sahip kömür havzamızda maden makinaları üretimi daha az maden potansiyeline sahip ülkelerden bile çok gerilerde seyrediyor.
Dahası burnumuzun dibinde yapılan termik elektrik santrallerinde ithal kömür kullanılıyor. Görüldüğü gibi ülke kaynakları akılcı bir şekilde kullanılmıyor.
Bu nedenle bu kurtuluş gününde içimiz coşkuyla değil, burukluklarla dolu.
Yüzyıl önce derinliklerindeki zenginlik nedeniyle kendini işgal altına alan emperyalistleri Kuvvayi Milliye önderliğinde kovarak özgürlüğünü kazanan kömür havzası, dışa bağımlı yapı ve uygulanan yanlış politikalar nedeniyle uğradığı ekonomik ablukayı kıracak yepyeni bir ruhu ve yepyeni bir heyecanı arıyor.
Maden Mühendisleri Odası olarak ülke kaynaklarını en akılcı bir şekilde kullanmayı hedefleyen, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına eksiksiz uyarak iş kazalarını en aza indiren, toplumsal bir varlık olan kaynaklarımızdan en çok toplumsal fayda yaratmayı amaçlayan kamusal bir bakışla havzaya yönelik tüm politikaların yeniden üretilmesini yaşamsal önemde buluyoruz.
Aksi takdirde yapılan bu kutlamaların yasak savmaktan öteye geçmeyeceğini üzülerek belirtmek istiyoruz.
Şu anda bulunduğumuz bu tepeden hiç sönmeyen bir alev sütunu olarak yıllardır kenti selamlayan anıta ismini veren Uzunmehmet, üzerinde yaşadığımız bu toprakların herkesin üzerinde refah içinde yaşayabilmesi için canını veren binlerce madenci, yerin altında yitip giden kahramanların ortak adıdır”.


Haber : 

Abone Ol