"TTK'YA İŞÇİ ALIMI HERKESİN SORUMLULUĞUDUR"
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, "TTK'daki işçi açıkları had safhaya ulaştı ve iş sağlığı ve güvenliğini de tehdit eder hale geldi" dedi.
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş ile Yönetim Kurulu üyeleri, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Eğitim Daire Başkanlığı'nda nezaretçi eğitimi alan madencileri ziyaret ederek çeşitli konularda bilgi verdi. Ziyarete GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş'ın yanı sıra GMİS Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ, Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç, Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam ile Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Osman Tutkun katıldı.
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş yaptığı açıklamada,
"Arkadaşlarımızın moral ve motivasyonları, üretimi olumsuz etkiliyor. İşçi
alınması herkesin sorumluluğudur. Sadece GMİS'in değil. Zonguldak'ta siyaset
yapan, ticaret yapan, Zonguldak'ta nefes alan herkesin sorumluluğu ve
sorunudur. Hiç kimsenin, TTK'nın bir bölgesine ya da çalıştığı yerlere göz
dikmesine müsaade etmeyiz. Buna kimsenin cesaret edebileceğini sanmıyorum,
kimse de cesaret etmeye kalkmasın. GMİS, kurumsal bir kimliktir. Yöneticiler
gelir geçer ama aslolan maden işçisi ve GMİS'in kurumsal kimliğidir. Biz, TTK
ve maden işçisi için hiçbir mücadeleden geri kalmayız. Kurumun işleyişinde çalışanların
iş kazasına maruz kalmadan sağlıklı şekilde yukarıdan aldığı teknik bilgileri
aşağıda uygulayacak nezaretçi arkadaşlar olarak bu dönem sizler seçildiniz.
Hepinize hayırlı uğurlu olsun diyorum. Bildiğiniz gibi TTK, 2003 yılında
nezaretçilik sisteminden vazgeçtiğini, nezaretçilik sistemi yerine tekniker ve
mühendislerle bu işi yürütme kararı aldığını açıklamıştı. Biz Genel Maden
İşçileri Sendikası olarak bu işin nezaretçisiz olmayacağını bu bölgenin 160
yılı aşan bir üretim kültürü olduğunu, nezaretçi sistemini kaldırmanın Kuruma
hiçbir yarar getirmeyeceğini anlattık. 7-8 yıllık mücadele ve deneyim sonucu bu
işin nezaretçisiz olmayacağı görüldü. Gerek GMİS'in gerekse Maden Nezaretçileri
Derneği'nin girişimleri sonucu Nisan 2012 tarihinde nezaretçilik ile ilgili bir
protokol yaptık. Bildiğiniz gibi toplu iş sözleşmesi dönemindeyiz. Her iki
yılda bir olduğu gibi Toplu İş Sözleşmesi Komisyonumuz, 20 günlük bir
çalışmayla TİS Taslak çalışmalarını hafta başında bitirdi. Ücretlerle ilgili
konular, son 20 yıldır olduğu gibi, Türk-İş Kamu Toplu İş Sözleşmesi
Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenecek. Ücretlerle ilgili konuları tüm
kamu işçileri adına Türk-iş Koordinasyon Kurulu yürütüyor. Bu konu dışında TTK
TİS Taslağımızda diğer tüm konular tamamlandı. Bizim gücümüz örgütlülüğümüz.
Biz ne kadar birlik ve beraberlik içinde olursak, Hükümetler ve işverenler
üzerinde o kadar baskı unsunu olabiliriz. Toplu iş sözleşmesi sürecindeki tüm
bilgileri en doğru şekilde, gerek temsilci arkadaşlarımız, gerek şube yöneticisi
arkadaşlarımız, gerekse yönetim kurulu olarak bölge ziyaretlerinde bizlerden,
gerek internet sitemiz ve gazetemiz aracılığıyla bizden alabilirsiniz. Sizleri
süreç ve gelişmeler hakkında sürekli bilgilendirecek ve görüşlerinizi alacağız.
Bizim için en önemli konulardan biri de Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun
yaşatılmasıdır. Kurumun önünü görebilmesi, yaşayabilmesi için 1,5 yıldır işçi
alımı konusunda girişimlerimiz var. Bunu zaman zaman kamuoyuna duyurduk. Zaman
siyasetçiler de işçi alımı konusunda girişimler olduğunu ifade ettiler. En son
iktidar partisi milletvekili ve il başkanı Sayın Enerji Bakanının Zonguldak'a
gelerek bu müjdeyi kendisinin vereceğini açıkladılar. İşçi açıklarının
giderilmesi kurumun yaşaması ve Zonguldak için çok önemli. Zonguldak'ın 164
yıllık üretim kültürü var. Türkiye'de sanayi yokken Osmanlı döneminde bizim
atalarımız burada kömür üretiyordu. Ülkemiz sanayileşirken de bu sanayileşmeye
bizim atalarımız ve bizler katkı veriyorduk. Ülkemizin sanayileşmesine en büyük
katkıyı maden işçileri vermiştir. Ülkemizin bu anlamda maden işçisine borcu
var. Türkiye bugün taşkömürü ithalatı için yurt dışına 5 milyar dolar para
ödüyor. Türkiye'nin yıllık taşkömürü tüketimi 25 milyon ton. Bu tüketim her yıl
artıyor. Bölgemizden üretebildiğimiz taşkömürü ise kamu ve özel sektör birlikte
yıllık 3 milyon tondur. Yıllık 5 milyon ton üretim kapasitesine göre planlanmış
ayak açıklığı olan, havalandırması olan, kuyu sistemi olan, elektrik tertibatı
olan, genel müdürlüğü, daire başkanlıkları olan bir kurumun 5 milyon ton
üretecek hazırlık ve üretim işçisi çalıştırmaması durumunda zarar etmesi
kaçınılmazdır.
Biz şunu söylüyoruz, iktidar partisinin görevi TTK'nın zararını dillendirmek değildir. Ya da siyasetin görevi Zonguldak'ın, Türkiye'nin gözbebeği olan TTK'nın zararını dillendirmek değil. Onların görevi kurumun ihtiyaçlarını gidermek, kurulu kapasitesi olan yıllık 5 milyon üretebilmesi adına gerekli olan tedbirleri almaktır. Biz bu yönde uyarılarda bulunduk.
1.5 yıldır gerek bölge milletvekilleriyle, gerekse Enerji Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde hep bir olumlu hava estirildi. "İşçi alımı konusunda bir sorun yok. Enerji Bakanı Zonguldak'a gelecek, müjdeyi kendisi verecek" denildi. Türk-İş'te toplantı yaptığımızda bir milletvekilimiz Enerji Bakanımıza, "TTK ve GMİS'in ücret konusunda anlaşmasının yeterli olmadığını biliyoruz. Bunun bir de Hazine ayağı var. Haziye'yi ikna konusunda nasıl bir yönteminiz olacak?" diye sorduğunda Enerji Bakanımız, "Hazine'yi ben ikna edeceğim" cevabını verdiğine toplantıya katılanlar şahittir. Bizim son günlerde yaptığımız basın toplantıları ve açıklamalarımızda hatırlattığımız konu budur. Biz bize verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. Artık TTK'daki işçi açıkları had safhaya ulaştı ve iş sağlığı ve güvenliğini de tehdit eder hale geldi. Arkadaşlarımızın moral ve motivasyonları, üretimi olumsuz etkiliyor. İşçi alınması herkesin sorumluluğudur, sadece GMİS'in değil. Zonguldak'ta siyaset yapan, ticaret yapan, Zonguldak'ta nefes alan herkesin sorumluluğu ve sorunudur. İşçi alımının gecikmesi özellikle Üzülmez bölgemizde, özellikle bir milletvekilinin, kurumda özelleştirme ya da kapatma olmayacağı ancak verimsiz alanların redevans usulüyle kiraya verileceği yönünde bir TV konuşmasının ardından "Acaba kurumda bir küçülmeye mi gidiliyor? " endişesi ve söylentileri aldı yürüdü. TTK, hiç kimsenin malı değil. Alalım şunu şu filanca şirkete verelim deme hakkına hiç kimse sahip değildir. En sıradan satışın bile bir prosedürü vardır. Ve mutlaka bizin her gelişmeden haberimiz olur. Genel Maden-İş Sendikası ve Zonguldak halkı bunun mücadelesini geçmişte verdi, bugün de verebilecek güçtedir. Bundan hiç kimsenin en küçük bir şüphesi dahi olmasın. Buna Zonguldak halkı ve maden işçisi müsaade etmez. Maden işçisi geçmişinden aldığı mücadele genleriyle, bu kurumun kimsenin babasının malı olmadığını hatırlatır. Hiç kimsenin, TTK'nın bir bölgesine ya da çalıştığı yerlere göz dikmesine müsaade etmeyiz. Buna kimsenin cesaret edebileceğini sanmıyorum, kimse de cesaret etmeye kalkmasın. Bu tür dönemlerde üyesiyle sendikasının arasını açmak isteyenlerin ortaya attıkları söylentiler olur. GMİS, kurumsal bir kimliktir. Yöneticiler gelir geçer ama asıl olan maden işçisi ve GMİS'in kurumsal kimliğidir. Söylentilere, bu tür oyunlara kulak asmayın. En doğru bilgiyi sendikanızdan alabilirsiniz. Hepimize ulaşma imkânınız var. Özellikle 1980 sonrasında TTK'nın kapatılacağı, özelleştirileceği yönünde bir kamuoyu oluşturulmaya çalıştırıldı. Siyaset çöplüğü, bu çabaları harcayan siyasi partilerle doludur. Ama GMİS burada, maden işçisi burada. Biz TTK ve maden işçisi için hiçbir mücadeleden geri kalmayız" dedi.
Alabaş, konuşmasının ardından nezaretçi kursuna katılan
maden işçilerinin çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.
Haber : iha
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor