YEDİ KUŞAKTIR DEVAM EDEN BİR MESLEK: BIÇAKÇILIK
Yayınlanma : 17-02-2013 | 10 : 00 00
Güncelleme : 17-02-2013 | 10 : 00 00
Düzce&8217;de üretilen Türk el sanatlarının örnekleri arasında yer alan karbon ve Şam çeliğinden özel bıçakların ünü yurt dışına uzanıyor. Özel olarak hazırlanan çelik bıçağın sapında boynuz kemiği, venge çeşitleri kullanılabiliyor. Ayrıca kişiye ve talebe özel altın, yakut, zümrüt işlemelerle bıçak sanat eserine dönüştürebiliyor.
Geçtiğimiz yıl Düzce ziyaretinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e takdim edilen sapı geyik ve manda boynuzundan yapılan, 516 kattan oluşan özel çelik bıçak setini hazırlayan Alper Tüfekçi, koleksiyonluk, nesilden nesile geçecek, babadan oğla değer olarak kalacak çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Düzce’de el sanatlarımızdan bıçakçılığı ayakta tutmaya çalışan ve bu konuda özveri ile çalışan Alper Tüfekçi dövme bıçak nasıl yapıldığını anlattı. Tüfekçi, 7 kuşaktan bu yana sürdürdükleri mesleğinde özel olarak ürettikleri bıçağın en önemli özelliğinin çelik ve dövme olduğunu söyledi. Alper Tüfekçi, bıçakçılığın unutulmaya yüz tutmuş bir meslek olarak kalmasını istemediğini vurguladı.
Bıçak yapımında en kaliteli çeliği kullandıklarını belirten Tüfekçi, çeliğin bıçağa nasıl dönüştürüldüğünü şöyle özetledi:
“Önce dışarıdan aldığımız çeliği hazırlıyoruz. Körüğü yakıyoruz. Kor kızıl ötesine geçiyor. 260-270 derece sıcaklıkta çelik ısıtılıyor. Sıra çeliğe su verme işi gelir. Aslında çeliğe su verilmez. 8 litre yanmamış motor yağı ile 11-12 litre konsantre zeytinyağını karıştırıyoruz. Ondan sonra çeşitli tesfiye aşamaları geliyor. Isınan çeliği bu karışıma batırarak dövmeye, şekil vermeye başlıyoruz.”
"Bu bıçakların tek önemi hem çelik hem de dövme olması” diyen Tüfekçi, “Bu özellikte iki bıçağı birbirine sürtersen kesinlikle uçlarında hiçbir aşınma olmaz. Dövme bıçak bize biraz pahalı geldiği için seri üretim yapamıyoruz. Yapsak da elimizde kalıyor. Sipariş üzerine çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Yedi kuşaktın bıçaklık işi ile uğraştıklarını belirten Tüfekçi, “Ailede bu işi yapan yedi kuşaktır yapıyoruz. Benim ilk ustam babamdı. Baba mesleğini devam ettiriyorum. Babamın yanında bıçakçılık öğreniyordum. Benden sonra inşallah çocuklarım bu mesleği devam ettirecekler. Biz de çocukluğumuzdan beri büyüklerden öğrendiğimiz şekli ile geleneksel şekilde gidiyoruz. Bıçaklarımızı dövme yapıyoruz. Mümkün olduğu kadar Karbon çelik kullanmaya çalışıyoruz. Paslanmaz çelik kullanmıyoruz. Paslanmaz çelik bizim istediğimiz kesme tadı vermiyor ocağa da girmiyor” dedi.
Bıçağın çelik aşaması hakkında bilgiler veren Tüfekçi, şöyle devam etti:
“Damascus (Şam çeliği) çelik kullanıyoruz. Çelik iki farklı çeliğin ekmek hamuru gibi yorulmasından sonra oluşuyor. Türkiye’de bunu bilen yok. Daha yeni yeni öğrenilmeye başlanıldı. Biz de bunu yurtdışından getirtiyoruz ve ondan kullanıyoruz. Karbon çelikten döverek bıçak yapıyoruz. Ham çeliği bulduktan sonra ilk önce ocağa giriyor; ebatlaşıyor, dövülüyor, ağzı açılıyor, soğumaya bırakılıyor. Daha sonra taşlamaya giriyor. Taşlamada pürüzleri alınıyor ağzı düzeltiliyor.”
Daha sonra sap ve kılıfını hazırladıktan sonra sahibine teslim edildiğini belirten Alper Tüfekçi, “Yurtdışına da bıçak yaptık. En son yaptığım bıçak Abhazya Devlet Başkanı Aleksandr Ankvab ona gidiyor. Geçen sene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 2 tane bıçak yaptık” dedi.
Tüfekçi, bıçakların saplarında genellikle boynuz, kemik, ithal ağaçlar, abanoz, gül, venge, ovan, kol , akçaağaç kullandıklarını belirterek, “Bıçağın sanat eseri olmasına çalışıyoruz . Daha çok günlük bıçak değil de koleksiyonluk, nesilden nesile geçecek, babadan oğula değer olarak kalacak, kültürümüzü yaşatacak bir eser olarak yansıtacak çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Normal karbon çelikten yaptıkları bıçakların fiyatlarına da paylaşan Tüfekçi, “Yüz liraya da bıçak var. Bin 500, 2-5 bin liraya da bıçak var. Üzerindeki işlem noktasında sınırımız yok. Bize deyin ki; pırlantalı, altın işlemeli, yakutlu, zümrütlü bıçak istiyoruz bizde ona göre çıkaralım” diye konuştu.
Haber : İHA
Bu Haber 3107 defa okundu
ETİKETLER : Yazdır